Njáls Saga Efsanesi; Njáls saga (“Brennu-Njáls saga” ya da “Njáll’ın Yanışının Öyküsü” olarak da bilinir) İzlanda sagalarının en ünlülerinden biridir.

İzlandalılar tarafından sıklıkla “Njála” olarak kısaltılır. Ayrıca “Sagaların kraliçesi” olarak anıldığı da olur.

Bu epik İzlanda şiiri, pek çok kan davasının seyrini konu alır. Yazarının İzlanda’nın en güney kesimlerinde bir yerde yaşadığına inanılır. Haklı olarak, gelmiş geçmiş en iyi İzlanda sagası olarak ün salmıştır. Ana konusunun genişliği ve metindeki kaynaklara yapılan zekice imalar, yazarın iyi eğitim almış kültürlü biri olduğunu düşündürmektedir.

Olaylar 960 ve 1020 yılları arasında vukuu bulurlar. 999 yılındaki İzlanda’nın Hıristiyanlaşması ve 1014 yılında, Dublin’deki Clontarf Savaşı da Njáls sagada detaylı bir biçimde anlatılmaktaddır.

Eser bilinen tarihi doğrulayıp günümüzde de yerleri bulunabilen yerlerden basetse de, bilginler hâlâ metinde anlatılan yerler ya da olaylar arasında efsanevî, aslında yaşanmamış olaylar ile hikâye anlatıcılığı sanatına dair kanıtlar aramaktadırlar.

Sagada olayların başlamasına neden olan temel olay, Njáll’ın çiftlik evine saldırılması ve yakılmasıdır. Bu olayın gerçekliği, yapılan arkeolojik kazılarla da ispatlanmış, söz konusu bölgede yanık bir yapının kalıntılarına rastlanmıştır.

Sagada ayrıca İzlanda Milletler Topluluğu’nun kan davalarını çözebilmek için uyguladığı yöntemlerden de bahseder. Ünü İzlanda’nın dışına kadar yayılan eser, Brian Boru’nun ölümünün ve Clontarf Savaşı’nın pek de somut tarihe dayanmayan betimlemelerini de içerir.

“Njál” isminin kökeni Galiçyaca “Niall”dir ve günümüzde de İngilizcede “Neil” olarak geçmektedir.

Hrútur ve Hallgerður

İlk bölüm Hrútur Herjólfsson ve Unnur’ün nişanlanmalarından boşanmalarının çirkin mirasına kadar geçen süreyi kapsar. Norveç’teki yiğitliklerinden ötürü onurlandırılan Hrútur, sonraki evliliğini yaşlanmakta olan Ana Kraliçe Gunhildr’in aşığı olarak yok eder.

İzlanda’da bir karısı olduğunu reddedince, evliliğini tamamlama yetisi elinden alınarak lanetlenir. Unnur ondan boşandıktan sonra, Unnur’un babasıyla dövüştükten sonra aldığı çeyizi elinde tutmaya devam eder. İzlanda yasalarına göre bu davranış haksızlık olarak değerlendirilmektedir.

İlk bölüm, Hrútur’ün anlayışını, güzel yeğeni hakkında “Hırsızların gözlerinin aile içine nasıl girdiğini bilmiyorum” şeklinde yorum yapmasıyla açıklar. Hallgerður adlı bu yeğenden ilk iki evliliği süresince bahsedilir. Hallgerður’ün iki eşi de onu kendi kızı gibi büyüten ama aslında öz babası olmayan, aşırı sevgi gösterip duygusuz ve yabanî olan babasının baltasıyla ölürler.

Hallgerður, ilk ölümde babasını kışkırtmıştır ama her ne kadar ikinci kocası aralarındaki bir kavga yüzünden ölse de bu ölümü içine sindirememiştir. Aile bağlarına rağmen Þjóstólfur’ü öldürerek ölümün intikamını alan ise Hrútur olur.

Gunnar ve Njal

Gunnar Hámundarson ve Njáll Þorgeirsson (Njal) arasında geçen hikâyedir. Gunnar fiziksel olarak göze çarpacak derecede üstün yetenekli bir adamken, Njal ise müthiş zeki biridir ve Gunnar’ın yakın arkadaşıdır. Gunnar, Unnur’ün Hrútur’e karşı çeyiz şikayetini çözmek mecburiyetinde kalınca, Njal ne yapması gerektiğine dair ona bazı tavsiyelerde bulunur. Becerikli bazı hilelerle, Gunnar, Hrútur’ün evi üzerinde hukukî işlemler uygulamaya başlar.

Gunnar Althing’e gider ve burada Hallgerður’ü görür. İkisi de birbirlerine aşık olurlar ve Hrútur’ün, Hallgerður’ün karakterine dair uyarıları ile Njal’ın şüphelerine rağmen nişanlanırlar.

Hrútur ve Njal, Hallgerður Njal’ın eşi Bergþóra ile çatışmaya başladığında iyice tanınmışlardır. Hallgerður, Njal’ın evinde yaşayanları öldürerek pek çok karakterin aklını çalar. Ame cesaretsiz, ürkek Bergþóra kanının intikamını alır. Her cinayetin ardından, kocaları kurbanların durumlarına göre maddi ödemeler yapmaktadırlar.

Beşinci kurban Þórður Freedmansson, Njalsson’ların; Þráinn Sigfússon’un, Gunnar’ın amcası ve Hallgerður’ün damadı’nın manevî babası, katillerle işbirliği yapar. Kan davası bitip maddî ödemeler yapıldığında Þráinn’in cinayetteki varlığı daha sonra zıtlaşmalara neden olur.

Gunnar’ın kan davaları

Hallgerður, aşıklarından birini, Otkell adında huysuz bir adamın evini soymak için kullanır. Gunnar anîden para ödemelerinin yapılmasını rica eder, ama teklifi kabul edilmez. Kendini, Njal’ın yardımıyla kazandığı bir hukuk mücadelesinin ortasında bulur. Hallgerður’ü de hırsızlık konusunda azarlarken ona bir tokat atar.

Bu olayı, Otkell’in kazayla Gunnar’ı yaralaması takip eder. Bu yaralanmayı hakaretler takip eder ve Gunnar istemese de intikamını almak zorunda kalır. Erkek kardeşi Kolskeggur’ün geciken yardımıyla, Otkell ve yandaşlarını öldürür.

Njal’ın etkisiyle yeni bir ödeme düzenlenir ve Gunnar’ın ünü yayılır. Njal, Gunnar’ı bu kötü şöhretin onu bir kiralık katil gibi cinayetler üzerne kurulu bir kariyere iteceği konusunda uyarır.

Daha sonra, Gunnar, Starkaður adlı bir adamın at üzerine dövüş yapma teklifini kabul eder. Dövüş esnasında, Starkaður hile yapar ve Gunnar kendini yepyeni bir kavganın içinde bulur.

Njal onları uzlaştırmaya çalışır ama Þórgeir Starkaðsson onu reddeder. Gunnar, iki erkek kardeşiyşe bir seyahatteyken Starkaður ve adamları tarafından pusuya düşürülür. Dövüş esnasında on dört saldırgan ile Gunnar’ın erkek kardeşi Hjörtur ölür.

Unnur’ün oğlu, Mörður Valgarðsson Gunnar’dan nefret etmekte ve onu son derece kıskanmaktadır. Njal’ın Gunnar’a dair bir kehanetini öğrenir. Njal, Gunnar’ın aynı aileden iki kişiyi öldürmesi hâlinde kendisinin de öleceğini söylemiştir. Ödeme anlaşmasına göre borcu ödenmeyen bazı alacaklıları kışkırtarak Gunnar’ın üzerine salan Mörður, amacına ulaşır. Gunnar dövüşü kazanmıştır, aama aynı aileden ikinci kişiyi de öldürür. Bunu takip eden hesaplaşma Gunnar ile Kolskeggur’ün İzlanda’yı üç yıllığına terk etmelerini gerektirir.

İzlanda’ya en azından mülteci olarak geri dönmek için bazı düzenlemeler yapılır. Ama Gunnar evinden ayrıldığından beri anayurdunu çok özlemekte, İzlanda’nın güzellikleri tarafından adeta büyülenmektedir ve yasalara karşı gelmek pahasına yurdunu terk etmeyi reddeder. Ayrıldığından beri düşmanları dışında hiçbir şeyin değişmediğini, Mörður de dahil olmak üzere tüm düşmanlarının intikam hırsıyla yanıp tutuştuklarını görür. Boyun eklemi kırılana dek kendi evinde saklanır.

Hallgerður, Gunnar’ın boynunu tedavi etmek için saç tellerini vermeyi reddederek kalıcı bir alçaklık ve ihanette bulunur. Bunu, daha önce Gunnar’ın ona attığı tokatın intikamını almak için yapmıştır.

Gunnar’ın düşmanları, Mörður’ün onu evin içindeyken ateşe verme yönündeki teklifine karşı gelirler ve bunun çok onursuz bir davranış olduğunu ileri sürerler. Ama sonunda Gunnar’ı çıkarmak için çatıyı yıkarlar. Njal’ın oğlu Skarp-Héðinn, yeni bir heesaplaşma ayarlanmadan önce, intikam alma konusunda bazen Hogni Gunnarsson’u desteklemiştir.

Kári ve Njalsson’lar

İskandinav hükümdarları iki büyük keşif gezisine özellikle saygı gösterirler: Þráinn Sigfússon’un ve Njal’ın iki küçük oğlununki. Bunların her ikisi de büyük bir saygı, onur ve kıvançla, ayrıca dostlarla geri dönmüştür. Þráinn kötü niyetli hain Hrappur’la gelir.

Njal aralarındaki anlaşmazlıkların onları sadece onursuzluğa ittiğini, kaybettiklerini itibarlarını halkın önünde geri kazanmaları gerektiğini söyler. Þráinn anlaşma yapmayı reddeder ve Hallgerður de dahil olmak üzere hizmetkarları ona hakaret edip onurunu kırarlar.

Sıradaki, saganın en dramatik dövüşüdür. Njalsson’lar ve Kári, Þráinn ve hizmetkarlarını pusuya düşürmeye çalışırlar. Aralarında buzdan bir köprü vardır. Skarphéðinn erkek kardeşlerine teişip onları geçer, nehre atlar ve Þráinn’i buzda kaydırarak boynunu vurup kafasını keser. Aralarında Hrapp’ın da olduğu dört adam bu dövüşte öldürülür.

Þráinn’in erkek kardeşi Ketill, Njal’ın kızı ile evlidir ve ikisi, diğerlerinin arasında bir anlaşmaya varılmasına neden olurlar. İleride yaşanması olası çekişmeleri durdurabilmek için, Njal, Þráinn’in oğlu Höskuldur’ü evlat edinir. Höskuldur, Njal’ın evinde sevgiyle yetiştirilir ve ondan hiçbir şey esirgenmez.

Artık tamamen büyüdüğünde, Njal onun şef olarak iyi bir iş ve Hildigunn adında uygun bir eş bulmasını sağlar.

Bunun ardından saga, milattan sonra 999 yılında İzlanda’da dinin değişip Hıristiyanlığın gelmesini anlatmaya başlar.

Höskuldur ve Flosi; Yanış

Mörður Valgarðsson, artık Höskuldur’ü başarılı bir reis olabilecek düzeyde bulmaktadır, zira bir reis olarak verimliliği düşmektedir. Njalsson’lar ile Höskuldur’ü birbirlerine düşürür ve ebedî düşmanlar olmalarını sağlar. Mörður ve Kári, kışkırtmalardan çabucak etkilenirler ve onu tarlasını ekerken öldürürler.

Bir karakterin dediği gibi, “Höskuldur, nedensizlikten çok daha boşu boşuna öldürüldü; herkes onun yasını tutuyor; ama manevî babası Njal’dan fazla kimse üzülmüyor”.

Flosi, Höskuldur’ün karısının amcası, güçlü reislerden de yardım alarak katillerden intikamını alır. Hildigunn tarafından sadece kanı yerde bırakmamaya zorlanmıştır. Njalsson’lar kendilerini Althing’de, yardım için yalvarırken bulurlar.

Herkes Althing’i terk eder ve planın açığa çıkarılması için kehanetlerle bazı belirtiler hazırlar. Yüz adam Njal’ın evine çullanır. Njal, oğullarının evlerini koruyabileceklerini ve bu doğrultuda bir plan yapmalarını önerir. Diğerleri de bunun saçma ve aptalca bir düşünce olduğunu düşünseler de çaresiz kabul ederler. Flosi ve adamları binayı ateşe verir.

Şimdi hem masumlar, hem de suçlular alevlerle kuşatılmışlardır. Flosi masumların dışarı çıkmasına izin verir ama Njal, Bergþóra ve torunları Þórður, suçlularla ölmek için içeride kalılar. Helgi de dışarıya çıkmaya izni olmadığı hâlde böyle bir girişimde bulunduğu için öldürülür.

En sonunda on bir kişi ölür, ama dumanların görüşü kısıtlamasından faydalanıp kaçan Kári bu on bir kişinin arasında değildir. Flosi, Kári’nin bu yangının intikamını almak için geri döneceğini biliyordur.

Saga, bu hazin yangınla son bulur.