Zerdüştlük
Zerdüştlüğün evrendoğumuna göre merkezinde Haraa Dağı’nın bulunduğu Yer’in çevresi, tamamen Harburz Dağlarıyla çevrilidir. İnsanlar, yedi bölümden oluşan yeryüzünün Kharanivatha adlı bölümünde ikamet ederler.
Kharanivatha’nın güney kısmında Haraa Irmağı’ndan akan sularından oluşan Vuruksha Denizi vardır. Vuruksha Denizi’nin orta kısmında semavî töz (kristal)’den oluşan bir dağ mevcuttur. Bu dağın üstünde de ağaçların tamamının ilk örnekleri ve bununla birlikte ‘Ölümsüzlük Ağacı’ ya da Beyaz Haoma yer almaktadır.
Vurukasha Irmağı’ndan ayrılan iki ırmak, insanların yaşadığı Kharanivatha’nın batı ve doğu sınırlarını belirler. Öteki dinlerin çoğunda da mevcut olan ‘Dünyanın merkezi’ kavramı ile kutsal dağ örgesi Zerdüştlük’te de mevcuttur. Arilerin yaşamlarını idame ettikleri yer, arzın merkezi olarak kabul görür ve onun ortasında da kutsal sayılan Hara-bareza (Elbruz) Dağı mevcuttur.
Zerdüştlük inancına bakılırsa kâinat, kristalden oluşan gökten insanlara varana değin altı evrede var edilmiştir.
Buna rağmen Zerdüştlük inancındaki yaratılış, biri ışıktan ve hakikatten oluşan Ahura Mazda’nın; öteki karanlık ve yalandan oluşan Angra Mainyu’nun yaratılışı olmak üzere iki başlı bir görünüm sergiler. Onları; Tanrı’nın zıddı şeytan ve şeytanın zıddı Tanrı olarak tanımlamak da mümkündür. Tanrı Ahura Mazda yaşamı yaratırken onun zıddı olan Angra Mainyu ölümü yaratmıştır.
Yaşanılan dünyanın, onların savaşımının bir neticesi olduğuna inanılır. Her şey, bu iki gücün arasında yaşanan çatışmanın sonucudur. Ahura Mazda, içerisinde hiçbir kötülüğün mevcut olmadığı bir dünya olarak bilinen ‘Airyana Vaeja’yı yaratınca, ölüm olarak bilinen Angra Mainyu gelir ve ‘deavalar’ın (cinlerin) işi olan ırmaktaki yılanı ve kışı yaratır.
Böylece yılın on ayı kış, geri kalan iki ayı da yaz oluyordu. Ahura Mazda tarafından yaratılan ikinci iyi topraklar, Sogdlular tarafından yaşam alanı olarak seçilen ovaydı. Buna karşı Angra Mainyu; bu ovadaki hayvanlara ve bitkilere yaşam hakkı tanımayan çekirgeyi yaratır. Kısaca söylemek gerekirse Ahura Mazda tarafından yaratılan her iyi ülkeye karşın Angra Mainyu inkârı, gözyaşını, kibiri, hastalıkları, büyüyü ve olumsuz şeylerin tamamını yaratır. Böylece kötülük, yeryüzünün tamamında egemen olur.
Zerdüştlük inancında yaratılış, dört evreden meydana gelen on iki bin yıllık bir zaman dilimini kapsar. Manevî Yaratılış Dönemi, bu evrelerin birincisini oluşturur. Üç bin yıldan oluşan bu ilk evrede Ahura Mazda melekleri, iyi ruhları Fravaşileri (koruyucu melekleri) bir başka ifadeyle canlıların; başlangıcı olmayan ruhsal görünümlerini yaratır. Bu dönemde yaratılanlar, manevî bir şekilde kaldıkları içindir ki onlar görünmez bedenleriyle ne düşünebiliyorlardı ne de hareket edebiliyorlardı.
Ahura Mazda’nın önceden geleceğini bildiği Angra Mainyu, vakti zamanı gelince karanlıktan tezahür etti. Ahura Mazda’nın aralarında barış olması önerisi Angra Mainyu tarafından kabul görmedi. Barış gerçekleşmeyince Angra Mainyu; öteki dokuz ayı kaplayacak ancak neticede ‘Işığın Zaferi’yle taçlanacak bir savaş ilan eder.
Bu zaferin mukaddes silahı, Zerdüştlük inancının ana duası olarak kabul edilen Ahuna Vairya formülüydü. Bu formül, bununla birlikte Zerdüştlük inancındaki mesih inancının da kanıtı şeklinde kabul görür.
Varlıkların bedensel olarak yaratıldıkları dönem, ikinci üç bin yıllık dönemdir. Bu dönemde tanrı tarafından yaratılan iyi varlıklara karşın Angra Mainyu (Ehrimen) da kötü ve zararlı yaratıkları yaratmıştır. Gene bu dönemde Ahura Mazda, Vohuman denilen ‘İyi Düşünce’yi ve bununla birlikte öteki beş meleği de yaratırken Ehrimen, buna karşılık olarak zıt altı kuvveti yaratır. İran yaratılış efsanesine göre; biri iyi, öteki kötü olmak üzere iki ruhu bulunan Ahura Mazda başlangıçta Gök’ü ve dünya ışığını, ikinci sırada Su’yu, üçüncü sırada Yer’i, dördüncü sırada bitkileri, beşinci sırada hayvanları, altıncı sırada insanları, son olarak da kendini yaratıyor.
Buradaki Tanrı betimlemesi ve yaratılanların sırası İslam’ınkiyle benzerlik arz ediyor.
Yumurta biçimli parlak bir maden ve tepesi sonsuz aydınlık olan Gök, adeta bir konut ya da kale şeklindedir. Yaratılışın tüm safhaları bunun içinde gerçekleştiriliyor. Gök; hiçbir yere dayanmıyor, direksizdir. Kur’an’da bir mucize gibi gösterilen ‘Göklerin direksiz oluşu’ cümlesinin dayanak noktası da bu inanç olsa gerek.
Gök’ün özünden su yaratılır. Gök’ün özünden yaratılan suyun içinde de Yer vardır. Madenler ve dağlar, Yer’den yükselmeye başlıyor. Bunun hemen ardından bitkiler tezahür ediyor. Gök ışığı ve onun tazeliğinden de insan ve boğa yaratılır. Ahura Mazda tarafından yaratılan ilk insan Gayomart’tır. Uzunluğu ile genişliği birbirine eşit olan Gayomart, tıpkı güneş gibi parlıyor. Gayomart’ın tohumundan kadın ve erkek yaratılır. Ancak Gayomart, fazla uzun ömürlü olmaz.
Zira Kötü Tanrı Ahriman (Angra Mainyu) tarafından öldürülür. Öldürülen Gayomart’ın dökülen tohumlarının bir kısmı Yer tarafından alınır. Kırk yıl yeraltında kalan bu tohumlar; bitki, kadın ve erkek olarak yerden çıkmaya başlar.
Bu tohumlar, insan şekline dönüştüğünde İyilikçi Tanrı Ahura Mazda onlara; ‘Siz, insan ve Yer’in annesi babasısınız. Aklınız ve doğrulukla çalışın, düşünün, konuşun ve iyi olan ne varsa onu yapın, cinlere ibadet etmeyin!’ der. Bu olaydan elli yıl sonra da onların çocukları doğar.
Üçüncü üç bin yıllık dönem; Angra Mainyu (Ehrimen)’nun, Ahura Mazda tarafından yaratılan güzel yaratıklara müdahale etmesiyle başlar. Kötü Ruh olarak bilinen Ehrimen; hastalık, yıkım ve zararlı varlıkları yaymaya başlar. Bu zararlı varlıklar; suların, yeryüzünün, bitkilerin, ateşin yok olmasının yanı sıra ilk insan olan Gayomart ile ilk boğanın da ölümlerine yol açarlar. Bu dönem ayrıca ilk insandan Zerdüşt’e dek insan ırkında yaşanan değişimleri de içerir.
İran Messianizmi(Mehdilik)’nin söz konusu olduğu dönem; ölülerin dirilişi ve son yargılamayla nihayete erecek olan dördüncü üç bin yıllık dönemdir. Bu dönemin ilk bin yılının hemen başında temiz bir bakireden Zerdüşt dünyaya gelecek, onun tebliğinin etkisi on yüzyıl süreyle devam edecektir. Ardından zamanın ilerlemesiyle dünyanın genel ahlaki durumu kötüye doğru yol alacaktır.
Neticede Zerdüşt sonrasındaki ikinci bin yılda gene Zerdüşt’ün soyundan bir peygamber zuhur edecek ve bu durum, üçüncü bin yılda yinelenecektir. Fakat üçüncü bin yılda gelecek olan tebliğci Saoşyant olacak ve dünyanın egemeni olarak yeryüzünden kötü güçleri yok edecek ve Zerdüşt’ün tebliğini yenileyecektir. Böylece dünya, Zerdüşt’e inanan insanlarla dolacaktır. Bin yılın akabinde egemenliği Ahura Mazda’ya devredecek ve bu yolla dünya nihayete erecektir.
Bunlardan da anlaşılacağı üzere on iki bin yıllık uzun yaratılış dönemi; üçer bin yıllık dört ayrı döneme ayrılmıştır. Bu süre hem başlangıç hem de sonuç açısından ebediyetle sınırlanmıştır. Zaman konusundaki bilgiler Bundehişn’de şöyle dile getirilir: “Yaratılışın sınırı yoktur, ancak yaratılmışın sonu sınırlıdır. Başka bir ifadeyle Kötü, Ruh sonunda güçsüz kalacaktır. Bundan sonra zaman, ebedi bir şekilde sonsuzluğa kadar yeniden başlayacaktır.”
İyilik ve kötülük zıtlığı üzerine inşa edilen düalizm, Zerdüştlük’ün temelini oluşturur. Ahura Mazda tarafından yaratılan iyiliklerden her birine Angra Mainyu tarafından yaratılan kötülükler karşılık verirlerdi. Bu durum yüzyıllar boyu sürmüş ve bundan sonra da böyle devam edecektir. Ahura Mazda güçlü olmasına rağmen gücü sınırlıdır.
Angra Mainyu ve onun yarattığı binlerce kötülük cinlerine karşı, Ahura Mazda’ya iyilik cinleri ve Ameşas Spentalar denilen büyük melekler yardım ederler. Bu altı büyük melekten biri de Sraosha’dır. Sraosha, ruhları öteki dünyaya yaptıkları seyahatin yargıcıdır. İnsanlar tarafından işlenen kötülükler, Angra Mainyu’ya yardım olarak kabul gördüğü gibi insanlar; erdemli bütün davranışları, kurbanları ve duaları aracılığıyla Ahura Mazda’ya yardımcı olan güçleri meydana getirir.
Bu düalizmin sonucu yalnız uygulamada ayinlerin eksiksizliğine ve temizliğine dayanmakta; bununla birlikte insanın en büyük iyiliği; faal erdeme, doğruluğa, cesarete ve hayırseverliğe bağlıdır. Bir tarla yeri açmak, bir kanal kazmak, bir köprü inşa etmek, karınca ve kurbağa gibi zarar veren hayvanları ortadan kaldırmak, İyilikçi Tanrı’nın yararına hizmet anlamına gelmektedir.
İnsanın Ve Öteki Canlıların Yaratılışı
Zerdüştlük’te yaratılış, ‘mende’ denilen ruhsal durum ve ‘getit’ denen fiziksel durum olmak üzere iki biçimde tasarımlanır. İyilikçi Tanrı Ahura Mazda, Kötü Ruh’un karışıklığı dönemi boyunca ‘İyi Düşünce’ anlamına gelen Vohuman’ı ve öteki beş meleği var eder. Kötülükçü Tanrı Ehrimen ise bunun karşıtı olan altı kuvveti yaratır. Yukarıda da açıklandığı üzere Ahura Mazda; dünya yaratıklarından önce gökyüzünü; ikinci sırada Su’yu; üçüncü sırada Yer’i; dördüncü sırada bitkileri; beşinci sırada hayvanları; altıncı sırada da insanları yaratır. Başlangıçta insanların ruhları ve bilinçleri var edilir.
Onlarla konuşan Hürmüz, onlara zalim Ehrimen’le çarpışmak için bedenli bir şekillenmeyi ve neticede tamamen ölümsüz ve sonsuza dek eksiksiz olmayı kabullenip kabullenmeyeceklerini sorunca onlar; tercihlerini bedenli bir yaşamdan yana koydular. Kötü Ruh’un karışması ve şeytanların ortadan kaldırılması dürüst olan insanın tercihine bırakılmıştır.
Gayomart adındaki ilk insan ile boğa hiçbir saldırıya maruz kalmadan ikinci üç bin yılda yaratılmıştır. Üçüncü bin yılın başlangıcından başlayarak ilk insanın ve ilk boğanın organları, her zaman Ehrimen’in saldırısına uğramıştır. Ancak Gayomart’a biçilen ömür henüz sona ermemiştir. Gayomart, yıkıcı henüz gelmeden otuz yıl daha yaşamış ve egemenliğini devam ettirmiştir.
Angra Mainyu (Ehrimen)’un saldırısına maruz kalarak sağ tarafa düşen boğanın bedeninden ve organlarından bitkiler; tohumundan da hayvanlar var edilmiştir. Angra Mainyu’nun saldırısına maruz kalarak sol tarafa düşen Gayomart’ın toprak altından alınan tohumunun bir parçasından ilk insan çifti olan Maşya ile Maşyana; kırk yıl süreyle tıpkı bir bitki gibi büyüdükten sonra bir erkek ve bir kadın şekline dönüşmüşler.
Ahura Mazda, ilk insan çifti olan Maşya ile Maşyana’ya; “Sizler insansınız, dünyanın efendisisiniz. Düşünce açısından yetkin olarak, yaratıkları ilki olarak sizleri yarattım. İyi olanını düşününüz, iyi olanı söyleyiniz, iyi olanı yapınız. Hiçbir zaman daêvalara (kötü özelliklere sahip doğaüstü varlıklar) tapmayınız.” der. Onların ilk tepkisi “Bu, Tanrı’dır” oldu. “İşte bir insan varlığı” deyip birbirlerine karşı haz duymaya başladılar. İlk işi yürümek olan bu ilk çift, yemek yedikten sonra; “Suyu, yeri, toprağı, ağacı, öküzü, yıldızları, ayı, güneşi ve diğer bütün iyi yaratıkları, meyveyi ve kökü yaratan Ahura Mazda’dır.” der.
Ardından şeytanın onlara gönderdiği bir düşünce gerçekleşince onlar: “Suyu, yeri, ağaçları ve diğerlerini yaratan Angra Mainyu’dur.” derler. Onların böyle konuşması üzerine yalandan zevk alan şeytan Angra Mainyu, ilk zevkini yaşadı. Başta temiz olan Maşya ile Maşyana böylece yalanın kurbanı oldular.
Kötülük Ruhu, onlardan daha çok suçlu olmasından ötürü tanrısal güçler, o iki insanı korumayı sürdürünce onlar ateşin kullanımını ve gereksinimlerini nasıl gidereceklerini öğrendiler. Onların doğurduğu yedi çift çocuktan bir çifti Siyamek ile Siyameki’dir. Fravag ile Fravakain adlı çiftler ise insanlığın on beş ırkının kendilerinden ürediğine inanılan çiftlerdir. İnsanlık, birçok konuda esinlendirilmek suretiyle medeniyete doğru yol alınmıştır. İlk kral Huşeng ile halefi Tahmuras, şeytanları egemenliklerine aldıkları için Kötülük tarafından rahatsız edilmediler.
İnsanoğlunun çoğalmasıyla ilgili olarak Gayomart konusundaki rivayetin yanı sıra bir de Yima efsanesi mevcuttur. Bu efsane uyarınca aslında iki cinsiyetli bir varlık olan Yima (Hind’de Yama olarak geçer), Hindo-İran devrinde insan bedenli bir yaratık haline dönüşür. Yima ile Yimeh, ikiz olan erkek ve kız kardeştir. Bunların evlenmeleri sonrasında insan soyu çoğalmaya başlamıştır.
Bununla birlikte hayvanların tamamının boğadan türediğini öne süren mitoloji, eski İran’da tek inanç şekli değildir. Yararlı ve güzel hayvanları var edilişi Ahura Mazda’ya; insanlığa zarar veren ve çirkin olan hayvanların var edilişi de Angra Mainyu ile ilişkilendirilmiştir.
Önceliği elinde tutan Ahura Mazda tarafından yaratılanlar kusursuz olarak yaratılmıştır. Ehriman tarafından yaratılanlar ise özgünlükten mahrum ve Ahura Mazda tarafından yaratılanların taklidi olmaktan öteye gidememiştir. Ahura Mazda köpeği yaratınca Angra Mainyu da köpeğin düşmanı olan kurdu; Ahura Mazda insanı yaratınca Angra Mainyu da maymunu yaratarak ona yanıt verir.
Zurvanizm, İran dinsel inançları arasında Ahura Mazda ve Ehrimen’in ortaya çıkışını açıklamada kolaylık sağlar gibi görünmektedir. Ahura Mazda ile Ehrimen ya da ‘ışık’ ile ‘karanlık’, kimi zaman ‘zaman’, kimi zaman da ‘uzay’ gözüyle bakılan Zurvan’dan doğmuştur. Zerdüştlüğün kutsal kitabı Avesta’da ‘Zurvan’ sözcüğü çok ender olarak geçmesine rağmen sürekli onun zaman ve kaderle bağı kopmamıştır.
Ahura Mazda’nın yarattığı Cinvat (Sinvat) Köprüsü’ne varmadan evvel hem inananların hem de dinsizlerin ruhları, Zurvan’ın yarattığı yolda ilerlemelerini sürdürürler.
İnanç uyarınca Ahura Mazda ve Ehrimen’in tezahürü ile Zurvan arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır. Son derece yaygın bir mitolojiden aktarılanlara göre Zurvan, bir erkek çocuğunun olması için bin yıl süreyle kurban sunusunda bulunmuştur. Kurbanın etkisinden şüpheye kapılmasından ötürü iki çocuğa hamile kalır. Kurbanının kabulünden ötürü Ahura Mazda, gizli şüphesi nedeniyle de Ehrimen dünyaya gelecekti. Zurvan, bu iki erkek çocuğundan ilk dünyaya geleni dünyanın sahibi yapmaya ant içer.
Babasının bu düşüncesinden bihaber olan Ahura Mazda (Hürmüz), bunu Ehrimen’e duyurunca Ehrimen, Hürmüz (Ahura Mazda)’den önce dışarı çıkar. Verdiği söze sadık kalan Zurvan, dokuz bin yıllığına krallığı Ehrimen’e verir. Bu sürenin ardından ise Ahura Mazda egemen olacak ve son zafer Ahura Mazda olacaktır.
Bu söylence, belli oranda Hint-İran orijinlidir. Bu anlayışa göre kesinlikle Zurvan’ın kozmik yaratılış içinde herhangi bir rol oynaması söz konusu değildir. Zira o, ‘Deus otiosus (boş tanrı, durağan tanrı ya da uzak tanrı) olarak görünmektedir. Zira kendisi egemenliğin simgelerini ikiz çocuklarına (Ahura Mazda, Ehrimen) armağan etmiştir.
Ona asla ibadet edilmemesi de dikkate alınırsa Zurvan’ın, mutlak egemen bir tanrı şeklinde kabul görmesi olanaklı değil. Hâlbuki Zerdüştlük inancındaki Ahura Mazda’ya inanma, tevhit (birleme) inancına daha yakındır. Kötülük vakıası sürekli var olmuştur. Tanrı iyidir, güzeldir öyle ise iyilik ve güzellik Tanrısı, çirkinlik ve kötülüklerin uzağındadır, savunduğu düşüncelerle aydınlık ve ışık simgeleriyle ifadeye çalışılan Tanrı’nın karşısında birçok Doğu ve Ortadoğu inançlarında şeytan ya da ona eşdeğerde bir varlık söz konusudur. Zerdüştlük’te Ahura Mazda, tek ve mutlak Tanrı olarak ifade edilmesine rağmen Zerdüşt sonrasındaki dönemlerde Ehrimen, Kötülükçü Tanrı şeklinde kabul görmüştür.
Yer altındaki bir dünyada yaşayan ve temiz olmayan her şeye hükmeden Ehrimen (Angra Mainyu), karanlıkların ve kötülüklerin yapıcısı olarak tanımlanır. Mutlak kudret sahibi olmayan Ehrimen, bir şeytan, daimi olmayan ve yitip gidecek olan bir kudrettir. Kişinin onun kötülüklerinden korunması için onu bedeninden barındırmaması, uzak tutması gerekir. Bu da kişinin, kötü düşünce, kötü söz ve kötü işlerden uzak durmasıyla olanaklı hale gelir. Kendisinden önceki dini arıtıp temizleyen Zerdüşt, İran çoktanrıcılığının rotasını tektanrıcılığa doğru çevirmenin yanı sıra oldukça yüksek bir ahlakın kurallarını sergilemiştir.
Sonuç olarak zaman anlayışı açısından Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet’le benzerlikler gösteren Zerdüştlük’ün evrendoğum ve yaratılış inancı açısından kendine özgü bir özelliği vardır.
İkici bir zihniyet tasavvuruyla meydana gelen yaratılış dikkate alındığında bu din, ikici bir din gibi görünse de konu incelendiğinde durumun farklılık arz ettiğini görmek mümkündür. Zira iyi olan Tanrı’ya kötü olan şeyleri atfetme ve kötülükleri yaratmayı ona yakıştıramama gibi bir anlayış çıkar ortaya. Bu anlayış, Zerdüştlük’teki Kötülük Tanrısı (Angra Mainyu/Ehrimen) tasavvurunun ortaya çıkışına yol açmıştır. Esasen Kötülük Tanrısı, gerçek bir Tanrı’dan ziyade bir şeytan olarak düşünülmelidir. Zira Sami dinlerinin yanı sıra öteki başka birçok dinde de şeytan, kötülüklerin nedeni olarak gösterilmektedir. Bununla birlikte son ve kesin zaferin Ahura Mazda’nın olması, Ehrimen (Angra Maninyu)’in sonsuza dek yenilgiye maruz bırakılması, bunun bir ifadesidir. Buradan hareketle Zerdüştlük’ün iki tanrılı bir din olmadığını, aksine tek tanrılı (monoteist) bir din olduğunu söylemek mümkündür.
Kayda değer bir başka konu da birçok dinde olduğu üzere toplumda düzenin ve ahlakın yozlaşması neticesinde insanlar, hep tanrısal bir kurtarıcı (Mesih, Mehdi) beklemişlerdir. Bu durum Zerdüştlük inancında da mevcuttur. Son üç bin yıllık dönem süresince Zerdüşt’ün kendisi, onun neslinden bir peygamber ve bir de onun soyundan gelecek Saoşyant olmak üzere üç kurtarıcı gelecektir.
Bu üç kurtarıcının sonuncusu olan Saoşyant, insanların tamamını Zerdüşt’e inanan insanlar haline dönüştürdükten sonra egemenliği, Ahura Mazda’ya devredecektir.