Van Gölü Canavarı – Van Gölü içinde yaşadığı ileri sürülen efsânevi bir yaratıktır.
1993 yılına dek adından hiç söz edilmeyen varlığı bugüne dek gördüğünü iddia eden 1000’in üzerinde kişi vardır. Ama yapılan araştırmalar göldeki ilk canavar vakasının 1889 yılında yaşandığını aktarmaktadır. Dönemin İstanbul’da yayın yapan Saadet gazetesinin, 28 Şaban 1306 (29 Nisan 1889) tarihli 1323 nolu nüshasında, canavarın Van Gölünde abdest almak isteyen bir kişiyi kapıp göle sürüklediği haberi yer alır.1
Varlığı gördüklerini söyleyen kişilerin belirttiklerine göre canavar 15 metre uzunluğunda, sırtında sivri çıkıntıları olan, bir varlıktır. Zamanla bu varlığı gördüğünü iddia edenlerin sayısı artınca olay medyaya da yansımış ve bunun üzerine bölgeye bir bilimsel araştıma ekibi göndermiştir.
Ancak, yapılan araştırmalar sonucunda gölde olağandışı herhangi bir varlığın olduğuna ilişkin hiçbir iz bulunamamıştır.
Bugün Van’ın Gevaş ilçesi merkezinde bu canavar anısına yaklaşık 4 metre yüksekliğinde bir heykel dikilmiştir. Bunun yanında pek çok kişi söylentinin bölge turizmini büyük ölçüde canlandırdığını ve ziyaretçilerden büyük ilgi gördüğünü belirtmiştir.
Canavarlar
Masallarda ve efsânelerde bahsedilen vahşî hayvan, olağanüstü, yırtıcı canlı. Türk kültüründe Guyuk (Güyük) veya Azman olarak da bahsedilir. Değişik biçimlerde tasvir edilir. Çoğu zaman her tür sıradışı ve yırtıcı varlığı ifâde etmekte kullanılır. Azeri dilinde canavar sözcüğünün yırtıcı hayvan mânası daralarak, doğrudan “kurt” anlamını taşır hale gelmiştir.
Etimoloji
Farsça “cān” (dirim, hayat) sözcüğüne yine Farsça “-var/-bar” (sâhip olan, mevcut olan) ekinin getirmesiyle oluşmuş “canvar” sözcüğünden ses türemesiyle -belki yakın anlamlı “cānāver” sözcüğünün de etkisiyle- türemiştir. İlk anlamı “canlı, mahlûk”tur. Bu kelime çoğu zaman masallarda geçmektedir.
Benzer ve Eşdeğer Varlıklar
Mitolojide ve efsânelerde canavarlara benzer ve eşdeğer varlıklara sıs sık rastlanır. Bunlar farklı kelimelerle ifâde edilse de çoğu zaman hemen hemen aynı varlık kastedilir.
Guyuk (Güyük)
Vahşî yaratık demektir. En yaygın betimlemeye göre karanlıkta çöllerde ve mezarlıklarda ortaya çıkar. Vücûdu sarı kırmızı tüyle kaplı, pis kokuludur. Çok iridir. Gündüzleri yeraltına veya mezara girebilir. Güreşte yenilirse çekip gider. Fakat bunların dışında her tür sıra dışı somut varlığı içeren bir anlamı vardır. Yöresel ve yerel canavar motiflerine rastlanır. Örneğin Türkiyede Van Gölü Canavarı ve Moğolların Gobi Çölü Canavarı gibi. Guyuk sözcüğü “Kıymak” anlamını taşır. Moğolca Güy, koşmak ve kaçmak anlamını içerir.
Azman
Sıra dışı güçleri ve büyüklüğü olan yaratıktır. Büyük ve keskin dişleri olan, büyük gövdeli, iri, büyük ayaklı, keskin ve iri pençeli, derisi sert canlılar bu sınıflama içerisine daha çok girerler. Oğuz Kağan destanındaki Kıyant adlı tek boynuzlu yaratık, Gılgamış destanındaki Humbaba adlı dev öküz,
Korkut Ata öykülerindeki, dövüş için yetiştirilmiş Beserekler (Erkek Develer) bu konudaki bazı örneklerdir.
Sözcük, azmak fiilinden gelir. Azgınlık anlamı vardır. Ayrıca az kökünde cinsellik çağrışımı da bulunur. Azgınlık dönemi hayvanların çiftleşme mevsimini ifâde eder. Azmak sözcüğü aşmak fiili ile de bağlantılıdır ve sınırları geçmek, yapılmaması gerekeni yapmak ve cinsel birleşme anlamları taşır.
Eski Moğolca Ad/Ada, Eski Türkçe Ada/Aza sözcükleri tehlike ifâde eder. Türkçe’ de –man / –men eki, güçlendirici etki yapar. Meselâ kocaman, toraman gibi örnekleri de vardır.
Olgoy Korkoy
Moğolların çölde yaşadığına inandıkları devâsa bir solucan görünümündeki canavardır. Varlığı ispatlanamamıştır. Fakat Moğol halkının büyük bir kısmının bu canlının gerçekten var olduğuna inandıkları bilinmektedir. Büyük ve korkunç bir tırtılı andıran bu yaratığın dikenleri ve kızıl kahverengi bir görünüşü olduğu söylenir. Kelime anlamı olarak bakıldığında “Bağırsak Solucanı” olarak çevirmek mümkündür.