EfsanelerMitolojilerTürk Mitolojisi
Trend

Gulyabâni

Gulyabâni (Qulyabâni, Farsça:  يابان غول veya Gul-i Beyabani Farsça:  بيابان غول) – Gezginlere ve yolculara uğrayıp onları mahveden canavardır.

Daha sonraları Anadolu kültüründe ahubabayla beraber anılmaya başlamış ve insan yediği düşünülen kocaman, uzun sakallı ve asalı bir dev olarak tasavvur olunmuştur.

Bazı Türk halklarının geleneksel demonolojik görüşlerine göre, her zaman kadın kılığında olduğuna inanılan mitolojik bir varlık. “Guleybanı” ve “Aleybanı” şeklinde de rastlanır.

Adı hurafelerle ilgili olarak “Gulyabâni”, korkunç bir varlık olup, karanlık zamanlarda çölde ve mezarlıklarda koşan birinin gözüne canlı gibi görünür. Vücûdu tüyle kaplı, kocaman, pis kokulu bu acayip varlığın ayakları tersinedir. Gündüzleri mezara girer. Geceleri ise hortlayıp çıkar. At binmeyi ve at kuyruğu örmeyi ve çocukları çok sever. Bir oyundan çıkarak, onları güldürmeye çalışır. O ayni anda çöllerin ve harabelerin iyesiydi. O, yolcuları yollarından döndürüp mahvederdi.

Etnik-kültürel gelenekte ise bazen onun “Al ruhu”, “Al Anası” ve “Al Kadını” olduğu düşünülür. Bu görüş, aralarındaki benzerlik veya tam yakınlıktan ileri gelir. Pamir Kırgızlarının mitolojik metin ve efsânelerinde bu şeytanî varlığın adına “Gul” ya da “Gul-i Biyaban” şeklinde de rastlanır.

Araştırmacılar bu varlığı en eski Arap rivâyetlerine bağlıyorlar. “ıssız yerin ruhu” gibi anlamlandırılan bu şeytanî varlık, “Kar Adam” efsânelerinin yayılmasıyla yeni bir hayat kazanmıştır. Bütün vücûdu sarı-kırmızı tüylerle kaplı bu insanımsı çirkin varlık, dağ yamaçlarında ve kimsenin olmadığı çöllerde akşamüstü ortaya çıkar. Avcılara yaklaşıp onlarla insan gibi konuşur. Bir şeyler ister sonra onlara güreş yapmayı önerir. Avcı kazanırsa “Gulyabâni” sessizce çekip gider.

Ama eğer o kazanırsa avcı, uzun zaman hasta yatacak demektir. Ya da çöllük ve harabe bir yerde yalnız başına yatan birinin ayağının altını yalaya yalaya kan çıkacak kadar inceltir. Sonra ölünceye kadar kanını içer.

Etimolojisi

Gulyabani ya da Gul-i beyabani sözcüğü Arapça “ġūl” (“غول”) yâni canavar ile Farsça “beyābān” (“بيابان”) yâni çöl yahut yabanlık ve Farsça nispet eki “ī”den terkiple türemiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklamların gösterimine izin veriniz. Bu siteyi ayakta tutabilmek için gereklidir. Please allow ads to be displayed. This is necessary to keep the site up and running.