Servius Tullius
Servius Tullius, Antik Roma Krallığı’nın MÖ 578-MÖ 535 yılları arasında tahta çıkmış altıncı ve Etrüsk hanedanının ikinci Roma Kralı.
Biyografisi
Bir iddiaya göre köle kökenli ve Lucius Tarquinius Priscus’un kızıyla evlenmiş olan Tullius, onun MÖ 535 yılında suikaste kurban gitmesinin ardından Roma tahtına çıkmıştır. Pleblere danışılmadan tahta çıkmış ilk kraldır ve bunu kaynanası Tanaquil’in entrikaları sayesinde başarmıştır. Bir efsaneye göre, (Livy aktarır) Tullius başının etrafından görülen bir ateş halesi nedeniyle henüz çocukken kutsanmış ve kral olmak üzere yetiştirilmiştir.
Tarihçi Livy, Servius Tullius’un bir köle olarak doğduğuna inanmaz. Livy, Tullius’un annesinin Romalılar tarafından yakılan bir Etrüsk şehrinin prensesi olduğunu iddia eder. Annesi tutsak alınmıştır ve soylu kökenine istinaden sarayda yaşamasına izin verilmiştir.
Roma İmparatoru Claudius’un Senato’da yapmış olduğu bir konuşmadan yapılan alıntıya dayanan başka bir sürüme göre, Tullius asıl adı Mastarna olan ve kendi kendine Caelius Vibenna’ya saldıran Etrüsk kökenli bir paralı askerdir. Birkaç maceradan sonra Caelius yenilmiştir ancak Mastarna ordusunun geri kalanıyla birlikte Roma’ya gelmiştir. Caelian tepesini, onun onuruna ölümünden sonra Tullius tarafından adlandırmıştır ancak bazı iddialara göre Caelius Vibenna zaten orada yerleşikti.
Etrüskler ve Veilere ve karşı yapılan askerî harekâtların ardından, Roma’nın politik ve idari yapısını iyileştirme işine koyuldu. İnşaat projelerine başladı ve şehri Quirinal, Viminal ve Esquiline tepelerini de içine alacak şekilde genişletti. Bir yandan tanrıça Fortuna’yı memnun etmek adına (belki de Vibenna’nın kaderini düşünüyordu), hem ona hem de tanrıça Diana’ya adanmış tapınaklar inşa ettirirken diğer taraftan da kendisi için de Esquiline tepesine bir saray inşa ettirmeyi ihmal etmedi.
Zaman içerisinde Servius pleblerden onay elde etmek için gittikçe artan biçimde tolumun alt sınıflarından insanları kayırmaya başladı. Çıkardığı yasalar patrici düzeni için rahatsızlık vericiydi ve 44 yıllık saltanatı, damadı Tarquinius Superbus ve öz kızı Tullia tarafından düzenlenen bir tertip sonucu MÖ 535 yılında sona erdi. Arabaların Servius’un ölü bedeni üzerinden geçtiği cadde zaman içerisinde “Vicus Sceleratus” (alçaklık caddesi) olarak anılacaktı.
Sosyal reformlar
Geleneksel Roma efsanelerinde (çoğunluğu Livy ve Plutarch’a ait), Servius Tullius’un orduda reform yaptığına ve aynı zamanda Roma anayasasını radikal bir biçimde dönüştürdüğüne inanılır. Burada bahsedilen anayasa, modern anlamda yazılı bir anayasadan ziyade devletin yazılı olmayan ortaklaşa teşkilatsal yapısını ve kabilelerin düzeni, ordu, senato ve oylama meclisleri, vergi toplanması, resmi nüfus sayımlarının yürütülmesi gibi vazifelerini tanımlar.
Anayasal değişiklikler
Monarşi yönetimi altındaki Roma anayasası, bir kral, bir danışman, Senato gibi kurumlar ve Comitia olarak bilinen değişik meclisler oluşturmuştu. Önemli olan kral ya da senatodan çok hukukun üstünlüğüydü ve bu yüce kurumlar onun ardından gelmeliydi. Romalılar kanunların hakları sağladığına inanırlardı. Krallar devrildiğinde, temel neden kanunları ihlal etmiş olmaları olurdu.
Kral, bizim bir başkan ya da modern kral algılamamızdan ziyade daha çok baş yönetici imajına uygundu. Diktatörler kanunun üzerinde olduklarından bu kategoride değillerdir. Romalılar bu terimi bazı özel koşullarda kullanırlardı. Kral ve halk arasında Senato bulunur ve her ikisine de danışmanlık yapardı. Senato, kanunları hazırlar, inceler, teklif eder ve resmi olarak yayınlardı. Yayınlanan kanunlar tüm yurttaşların katıldığı bir meclis olan comitia curiata‘da onaylanmadan yürürlüğe giremezdi.
Servius’a miras kalan anayasa buydu ancak Roma derin bir sınıfsal bölünme halindeydi. Bir tarafta curiae olarak organize edilmiş olan antik aileler (gens) vardı. Bunlar anayasal bir topluluktu. Görünüşe göre Latinler ve Etrüsklerden oluşuyorlardı. Diğer tarafta ise genellikle etraftaki İtalik kabilelerden gelen ve öyle ya da böyle bir şekilde Roma’ya girmiş olan insan yığınları vardı. Şehrin sunduğu olanaklara alışmışlardı ve o ana kadar yönetime katılmamış olan bu yığınlar şimdi yargıçlara ihtiyaç duyuyorlar, savunma hakkı talep ediyorlardı. Bunlar Pleblerdi.
Tullius, kısa sürede dışlanmış olan bu sınıfı sisteme dahil edecek bir yol buldu. Comitia centuriata olarak bilinen meclislerini kurmalarının ardından, comitia curiata‘ya ait olan yasal veto hakkını ellerinden alarak comitia centuriata‘ya verdi. Bu eylem, tüm önemli memurluklara ve senato koltuklarına sahip olduklarından dolayı curiae ya da aileler (gensler) için bir güç kaybı anlamına gelmiyordu.
Oy kullanma hakkı artık belki de dünyanın ilk nüfus sayımı olarak bilinen sayıma bağlı olarak servete göre saptanıyordu. Romalı aileler (Gensler) önceden olduğu gibi şimdi de zengin ve güçlüydüler. Servius reformlarının önemi, önemli mevkileri yeni zenginlere açmış olmasından ve her özgür erkeğe sesi ne kadar cılız çıkarsa çıksın kendi meclisinde söz hakkı vermiş olmasından gelir.
İlk nüfus sayımı
Romalı tarihçilere göre Servius Tullius ilk nüfus sayımı’nı başlatmıştır. Terim, Latince “yargılamak”, “tahmin etmek” anlamınan gelen “censere” fiilinden gelir. Census, Roma’da yerleşik nüfusun tahmin edilmeye çalışılması işiydi. Servius Tullius bunu Roma’nın asker kapasitesini ölçmek için kullanmıştı.
Servius’un yaptığı Roma nüfus sayımı, amacı insanları saymak ve yerleştirmek olan günümüz nüfus sayımlarından biraz farklı olarak düzenlenmişti. Servius’un asıl amacı her ne kadar bu verileri de kullanmış olsa da, emlak vergilendirmesiydi. Sayım sonuçlarını insanları sınıflara bölmek için de kullanmıştı. Roma’nın hangi silah ve ekipmanları tedarik edebileceğini bilmek istiyordu. O sıralarda ordu şahıslar tarafından finanse ediliyordu ve Servius da kimin ne kadar destek olabileceğini anlamaya çalışmıştı.
Ne nüfus sayımı ne de sınıflandırma Roma’da sosyal olarak bir şeyleri değiştirmedi. Tüm yaptığı, Senetörlere Senato’da oturabilmeleri için her birinin en az 800.000 Sestertius’a sahip olması gerektiğini söylemek oldu ancak zaten tüm senatörler bu miktara sahipti. Benzer şekilde, Atlı sınıfın ya da “silahşörlerin” de en az 400.000 Sestertius’a sahip olmaları gerekiyordu ancak bu güne kadar herhangi birisinin bu parayı ödeyemediği için bu sınıftan çıkartıldığına dair bir kayda rastlanmamıştır. Roma’da işler alışılageldiği gibi yürümeye devam etti. Tek fark dışlanmışlar artık kendi meclislerine sahipti ve her ne kadar Patrici’ler tarafından çok zor kabullenilmiş olsa da, artık vatandaş olarak muamele edilmek zorundaydılar.
Günümüzde nüfus sayımları, istihdam edilen çok sayıda sayım memurunun maliyeti hükûmetler tarafından karşılanarak yapılmaktadır. Roma’da ise devletin masraflarının karşılanması yurttaşların sorumluluğundaydı. Yurttaşlar kabileler halinde Campus Martius’da toplanır ve her yurttaş kayıt memuruna, censor’a ya da yardımcılarına adını, adresini, sosyal statüsünü, aile üyelerini, kölelerini, kiracılarını ve mülklerini yeminle beyan ederdi. Bu bilgiler kayıt altına alınırdı.
Servius, bu işlemin her beş yılda bir düzenli olarak yapılmasını planlamıştı ancak Roma kentinin sürekli büyüyen nüfusu bunu imkânsız hale getirmiştir. Servius tarafından yaklaşık 80.000 erkek yuttaşın kütüklere kaydedildiği tahmin edilir. Bu Romanın tam nüfusu değil sadece özgür erkelerin sayısıdır. Augustus döneminde bu sayı 4 milyona ulaşmıştır.
Sınıflar
Sınıf kavramının mucidi Servius değildir. Öncesinde Solon’un Atina’da gerçekleştirmiş olduğu ve yeni kabileler oluşturma ve vatandaşları zenginlikliklerine göre bölerek devletin işleyişini sıkıntıya sokan antik ailelerin gücünü kırma amaçlı reformlarla aynı çizgide reformlar yapmıştır.
Sosyal sınıfları tanımlayan Classis sözcüğü Servius zamanında ortaya çıkar ve belki de onun tarafından bulunmuştur. Centuria ya da century sözcükleri de bu zamanda ortaya çıkmıştır.
İlk nüfus sayımının tamamlanmasının ardından, Servius elde edilen verileri yeni, artan nüfusu servetlerine, yaşlarına ve mesleklerine göre ayırmak için kullandı. Önceleri sadece bir sınıf vardı ve bu sınıf 100’er kişiden oluşan centuria (centum=100) olarak bilinen alt bölümlere ayrılmışlardı.
Her halükârda, Servius’un da dahil olduğu patriciler, seçim bölgelerinin nasıl manipüle edilebileceğinin ilkelerini keşfettiler. Eğer oy verme işlemi bölgelere göreyse ve her bölgenin bir oyu varsa seçim bölgelerini yeniden sınırlandırılır, böylece hepsini tek bir bölgeye koyarak çok sayıda seçmenin oyu geçersiz hale getirebilirdi.
Comitia centuriata, senato tarafından toplantıya çağrıldığında bir araya gelir ve her century için bir oy olacak şekilde yasaların oylanması için görüşmeler yapardı. Herhangi bir sınıfın century’leri önceden buluşurdu. Eğer karar için yeter sayısına ulaşmada başarısız olmuşlarsa diğer sınıflar toplantıya çağrılırdı. Genellikle en fazla century’ye sahip sınıflar daha sık toplanırlar ve daha çok güce sahip olurlardı. Sınıflar aşağıdaki gibiydi;
- 1., ya da classici. 100.000 Sestertius değerinde serveti olan yurtaşlar. Şehir polislerinin aralarından seçildiği 45 ve üzeri yaşa sahip 40 centuria ve 17-45 yaş arası muhtemel askerlerden oluşan 40 centuria.
- 2., 75.000 Sestertius değerinde serveti olan yurtaşlar. Yaşlı yurtaşlardan 10 ve genç yurttaşlardan 10 centuria.
- 3., 50.000 Sestertius değerinde serveti olan yurtaşlar. Yaşlı yurtaşlardan 10 ve genç yurttaşlardan 10 centuria.
- 4., 25.000 Sestertius değerinde serveti olan yurtaşlar. Yaşlı yurtaşlardan 10 ve genç yurttaşlardan 10 centuria.
- 5., 11.000 Sestertius değerinde serveti olan yurtaşlar. 3 tanesi marangozlara ait olan belirli meslek mensuplarının dahil olduğu 30 centuria.
- 6., ya da proleterler. Servetleri yok. Bir centuria.
Daha aşağıdaki sınıflar “infra classem” (alt sınıflar) olarak adlandırılırlardı. Nüfusun yoğunluğu ne olursa olsun centuria’ların sayısı hakkında değişmez parametreler vardı. Eğer bir century 100 kişiyi sahipse kolayca anlaşılacağı gibi bu kazara oldurdu. Lâkin, hiç kimse centuria’nın centum’dan (Latince 100) türetildiğini sorgulamamıştı. 80 centuria’ya sahip Classici’lerin ağırlıkta olduğu böyle bir sistem de, Classici’ler diğer sınıfların lehine bir oylamaya ön yargılı davranabiliyorlardı.
Hepsi de sınıflara dahil oldukları halde Roma toplumunun tepesiyle ilgili bazı sorunlar vardır. Bir Sestercius iki buçuk as değerindedir. Senatoryal sınıfa dahil olmak için gereken 2 milyon as, classici sınıfına dahil olmak için gereken miktardan çok fazlaydı ve equestrian sınıfı için gerekli olan 1 milyon as onları 2. sınıftan daha aşağı düşürmüyordu. Lâkin, ordunun hali vakti yerinde genç subayları ordunun tüm sınıflardan askerlerine komuta ediyorlardı. Romalılar, classici birçok gens’i içerdiğinden tüm kanunları herkes için uygulamayı tercih ettiler ancak sorular cevapsız kaldı.
Yeni kabilesel bölünme
Servius Tullius öncesinde Roma toplumu üç tribus ya da kabileye bölünmüştü: Ramneler, Titieler Lucereler. Başlangıçta populus Romanus’un tamamını ifade ediyorlardı. Geleneksel olarak Ramneler Palatine’de yaşayan Latinler, Titieler Quirinal ve Viminal tepelerinde yaşayan Sabinler ve Lucereler ise Caelian tepesinde yaşayan Etrüskler olarak kabul edilirler. Bu kabileler 200 gens’ten (aileden) oluşur ve her bir aile senatoda bir Senatör tarafından temsil edilirdi. Bu Senatörler krala danışmanlık yapar ve kanunları hazırlarlardı. Kanunlar üç kabile arasında bölünmüş olan 30 curiae’nin onayına ihtiyaç duyardı. Bu kişiler zaman zaman bir curia’da buluşarak belki de evet ya da hayır diyerek oy kullanırlardı. Bu eylemin adı comitia curiata yani “curia’ların bir araya gelmesi.” olarak adlandırılırdı.
Senatörlerin her biri aslında kendi klanlarının paterfamilias’ıdır (ailenin babası). Zamanında Roma, gens mensuplarından ziyade etrafındaki yerleşimlerden akan insanlarla dolmuştu. Bunların yönetimde söz hakları yoktu. Dikkat çekici bir nokta olarak bu yığınlar Etrüsk kökenli bir sözcük olan “populace” yerine Hint-Avrupa kökenli, çoklu ifade eden “doldurmak, dolmak” fiilinin kökü olan *ple- kökünden türeyen “pleb” sözcüğü ile tanımlanmıştır. Bunlar İtaliktiler. Bir tezat olarak klanları patrici olarak adlandırmışlardır.
Servius zamanında patriciler şehrin en iyi parçasını kendi kendini yönetmekten mahrum bırakarak azınlık durumuna düşmüşlerdi. Servius, şehrin kutsal sınırları olan bilinen pomerium’u tepeler bölgesine kadar genişleterek adaletsizliği düzeltmiş ve böylece “Septimontium” tamamlanmıştır. Eklelen bu alanları Suburana, Esquilina, Collina ve Palatina adında dört şehir kabilesine bölmüştür.
Yeni kabilesel bölünme toplumsal yapıya yeni aileler katılmasına olanak sağladı. Bunların kendi curiae’lerine sahip olup olmadıkları konusu net değildir ancak Servius yeni bir sınıf sistemi oluşturduğundan büyük ihtimalle sahip değillerdi. Sınıflar aynı alanlarda buluşarak curiae’nin birçok görevini üstleniyordu ve curia’lar genişlemeye devam ediyordu.
Ordu
Servius Tullius, toplumu askeri tarzda düzenlemesi nedeniyle sık sık militarist olmakla itham edilmiştir. Bu eleştirisel görüşe göre, ordunun sahip olduğu yüzlük yapılanma modeli istenmeyen kalabalıkların düzenlenmesi içinde örnek olarak alınmıştır.
Anlaşıldığı kadarıyla Centurialar başlangıçta sivil halkla ortaya çıkmış ve ardından orduya uyarlanmıştır. Her halûkarda askeri bir centuria tarihi boyunca hiçbir zaman tam olarak yüz kişiden oluşmamıştır.
Eldeki mevcut insan kaynaklarının bu şekilde biraya getirilmesiyle Servius askeri kapasitesinin bir envanterini çıkardı. Askeri alma işlemi, sivil centurialardan alınan adamların askeri centurialara kaydırılması şeklinde yürüyordu. Askerlikteki görevleri yaşalarına ve mali güçlerinin yettiği teçhizata göre farklılıklar gösteriyordu. Böylece phalanks düzeninde bir savaş hattı bunlardan oluşuyordu. Uzmanlar 5. sınıftan seçilirdi. Subaylar sınıf seçimi işleminin bir parçası değillerdi ancak sicil centurialar tarafından önceden seçilirlerdi.
Servius Surları
Söylendiğine göre Servius Tullius eski duvarların şehrin genişlemesine engel olmaya başlaması üzerine Roma’nın etrafına yeni ve daha büyük surlar inşa ettirmiştir. Günümüz Roma’sında bulunan antik surların bir kısmının Servius Surlarına ait olduğu söylenir. Görülebilen duvarlar Roma’nın M.Ö. 390 yılında Galyalılar tarafından yakılmasının ardından yeniden yapılmış olanlardır. Surları genişletiği iddiaları hakkında şüpheler vardır.
Ardılı
Ölümünden sonra tahta Lucius Tarquinius Superbus çıkmıştır.
Kaynakça
- Wright, F. A., Lemprière’s Classical Dictionary of Proper Names mentioned in Ancient Authors Writ Large, Third Edition, Routledge & Kegan Paul, London et al., 1984, ISBN 0-7102-0068-4, under Centuria, (Centuria hakkında bilgi), (İngilizce)