Bhagavat Gita Destanı

Bhagavad Gita, Hinduizm‘in en önemli kutsal metinlerinden biridir. “Bhagavad” kelimesi “Tanrı’nın Şarkısı” veya “Tanrı’nın İlahi Şarkısı” anlamına gelirken, “Gita” kelimesi “şarkı” veya “mantra” anlamına gelmektedir. Metin, bir savaş sahnesinde Lord Krishna’nın arkadaşı Arjuna’ya verdiği öğütleri içermektedir.

Bhagavad Gita, Mahabharata Destanı’nın bir parçasıdır ve bu nedenle Hinduizm’in en büyük destanlarından biridir. Metin, Arjuna’nın savaşta kardeşlerine ve akrabalarına karşı savaşmak istememesi üzerine başlar.

Lord Krishna, Arjuna’ya çeşitli konularda öğütler vererek onu savaşa hazırlar. Konular arasında ruhun doğası, özveri, kader ve özgürlük, meditasyon ve Tanrı’nın doğası yer almaktadır.

Bhagavad Gita’nın öğretileri, Hinduizm’in temel prensipleri olan karma, reenkarne ve moksha gibi konuları ele almaktadır. Karma, insanların eylemlerinin sonuçlarıdır ve bu sonuçlar kişinin gelecekteki hayatını etkiler. Reenkarnasyon, bir kişinin ölümünden sonra ruhunun yeni bir bedende yeniden doğmasıdır. Moksha, insanın kurtuluşu veya özgürleşmesidir ve bu, ruhun sonsuzluğuna ve birliğine ulaşmak anlamına gelir.

Bhagavad Gita, aynı zamanda Yoga’nın bir kılavuzu olarak da kabul edilir. Yoga, beden, zihin ve ruh arasındaki dengeyi sağlayan bir uygulamadır. Metinde, farklı yoga türleri hakkında bilgi verilir ve bu türlerin insanlar için farklı faydaları olduğu açıklanır.

Gita’nın içeriği

Gita’nın içeriği, Kurukşetra Savaşının başlangıcından önceki savaş meydanında, Krişna ve Arjuna arasında geçen bir sohbettir. Arjuna’nın kendi kuzenlerine karşı savaşmadaki kafa karışıklığı ve ahlaki ikilemlerine karşılık, Krişna bir savaşçı ve prens olarak vazifesiyle, farklı yoga ve Vedantik felsefeleri örnekler ve analojilerle açıklamıştır.

Bu, Gita’nın çoğunlukla Hindu teolojisine kati bir kaynak olarak gösterilmesini ve ayrıca yaşamla ilgili pratik ve tüm gerekli bilgiyi içeren bir kaynak olarak görülmesine yol açar. Bu konuşma sırasında, Krişna kendi kimliğini Yüce Varlık (Svayam Bhagavan) olarak göstererek, Arjuna’yı kendi ilahi evrensel biçiminin ihtişamlı görüşüyle kutsar.

Bhagavad Gita’ya, Upanishad, yani Vedantik metin statüsü verildiğini ima eden Gītopaniṣad ismi de verilir. Her bir bölümün sonu kitabı Gita Mahabarata’dan alındığı için, aynı zamanda Smṛiti metni olarak bilinir. Ancak, Upanişad ismini veren Hinduizmin branşları Bhagavat Gita’yı aynı zamanda śruti veya “ifşa edilmiş” metin olarak düşünür. Upanişadik öğretilerin özetini temsil eden olarak bilindiğinden, aynı zamanda “Upanişad’laın Upanişad’ı” da denir. Bir başka isim de mokṣaśāstra, veya “Özgürleşme’nin Şastrası”dır.

Mahabharatta destanının bir bölümünü oluşturan “kutsal kitap”tır. Hinduizmin “vaishnavism” ve “smartism” mezheplerince kabul edilir, Şaivizm ve Şaktizm mezheplerine mensup pek çok Hindu da Gita’ya derin saygı gösterir ama bu kutsal kitabı “smriti” kategorisinde görürler, Şaktaların Bhagavad Gita’ya çok benzeyen Devi Gita isimli kutsal kitapları vardır, Bhagavad Gita,”En yüce olanın/Tanrı’nın şarkısı” anlamına gelmektedir.

Vaishnava mezhebinin ana Tanrısı, İşwarası olan Vişnu’nun avatarı Krişna tarafından Arjuna’ya öğretildiğine/vahyedildiğine inanılır. Hindu rişisi veya peygamberi olan Vyasa bu öğretiyi uzaktan dinleyen Sancaya’ya görme yeteneği kazandırmıştır ve Sancaya da kral Dhritaraştra’ya anlatmıştır.

Bhagavad Gita upanişad özellikleri gösteren bir kutsal metindir bu nedenle bazen “Gitopanishad” da denir. İçinde mitolojik öğeler son derece azdır, kitap felsefi ve mistik yapıdadır, yoga felsefelerini de kısaca açıklar.

Tarihi

İnanışa göre 5000 yıl önce MÖ 3000 yılında “dünya savaşı” denebilecek büyüklükte bir savaş meydana gelir. Bu savaş iyilerle kötüler arasındadır iyi tarafta olan Arjuna, Krişna’dan yardım ister. Arjuna savaşmak istemez ve bunalıma girer. En sonunda “Bütün bu krallıklar, zenginlikler aslında geçici” der ve silahını elinden bırakarak Krişna’nın tavsiyelerini dinlemeye koyulur. Krişna da ona ebedi hakikatleri tanrısal sırları, hayatın anlamını anlatmaya başlar.

Mahatma Gandhi gibi bazı Hindular Bhagavad Gita’da anlatılan bu savaşın, savaş arabalarının, savaş atlarının, aslında “sembolik” olduğunu düşünürler. Arabacı “bilinç”tir, atlar kamçılanan isteklerdir, savaş yaşamdır, tekerlek zamandır araba “beden” ve arabanın sahibi ise “ben”dir. Bu savaşın tarihte gerçekten “yaşandığını” düşünen Hindular da ayetlerin ayrıca “sembolik” anlamlar içerdiğini reddetmez.

Krişna Gita’da “Her şeyde beni ve bende her şeyi gören biri için ben asla kaybolmam. O kişi de benim için kaybolmaz. Benim bütün yaratıklarda bulunan varlığıma saygı gösteren bilge yaşam biçimi ne olursa olsun bende var olur” der.

“Gizli bilgi” bölümünde Krişna Tanrısal bir hakikati Arjuna’ya şöyle açıklar: “Ben tezahür etmemiş halimle içine giriştiğim kozmik evrendeki tüm yaratıkları ve canlıları kapsarım ama onlar beni kapsayamazlar. Ancak buna rağmen bütün yaratılış ve evren benim içimde bulunmaz. Benim akıl almaz mistik gücümü anlamaya çalış. Tüm canlılara hayat verdiğim halde her yerde olduğum halde kozmik evrenin ifade şekillerinin bir parçası değilim. Benim benliğim yaratılışın özüdür yaratılmış tüm varlıklar bendedirler, anlamaya gayret et”

Gita’ya göre Krişna maddesel yasaları kanunları yaratmıştır. Ama bu kanunlar yaratıldıktan sonra esaslarına uygun olarak kendi kendine işler. Bu nedenle de genel olarak Hindu dini ve Hindu kitaplarının evrim teorisi ile uyumlu olduğu söylenebilir.

Bir yerde Krişna şöyle der:

“Tüm kozmik düzenin kendi kendine yaratılmasını sağlarım, Maddesel doğa Benim gözetimimde faaliyet gösterir hareketli ve hareketsiz varlıkları yaratır. Bu düzen yine onun yasalarına uygun olarak durmadan yeniden yaratılır ve yok edilir”

Krişna Gita’da ateizmi de eleştirmiştir.

“Günahın tepkisini üzerine çekenler Dünyanın dayanağının bulunmadığını, dünyanın ve evrenin kendi kendine hiçbir Tanrı olmadan, Tanrı’nın gözetimi olmadan oluştuğunu, ona hükmeden bir tanrı’nın bulunmadığını söylerler. Doğumlarının “cinsel istek”ten başka bir nedeni ve amacının olmadığını sadece bu yolla ve bu yol nedeniyle dünyaya geldiklerini düşünürler”

Bu eserin tam olarak ne zaman yazıldığı bilinmemektedir. İnançlı Vaishnava lar Gita’nın MÖ 3000 yılında oluşturulduğunu söylerler. Bilim insanları ise bu tarihlere katılmaz. Çeşitli bilim insanları dilsel ve edebi özelliklere bakarak Bhagavad Gita’nın MÖ 400 ile MÖ 100 yılları arasında yazıldığını söyler.

Gita dünyada, son zamanlarda da batıda son derece popüler bir kitap haline gelmiştir.

Hatta bazılarınca popülarite konusunda İncil’i bile geçtiği iddia edilir.

Hint gizemciliği dendiğinde Upanişadlar ve Ashtavakra Gita ile beraber akla ilk gelen kitaptır.

Hindistan’da pek çok Hindu rahibi tarafından ezbere bilinmektedir. Bhagavad Gita; mistisizmi, ayetlerdeki derinliği ve söz güzelliği nedeniyle bütün Hindularca ayrıca Hindu olmayan ancak doğu felsefesine ilgi duyan batılı araştırmacılarca “bir spiritüelite başyapıtı” olarak nitelendirilmektedir.

Hintlerin kutsal destanlarından olan Mahabharata’nın içinde yer alan, adeta ayrı duran kutsal bir metindir. Hindu dinine ait tüm idraki doktrinleri kapsayan ve özümsemiş olan Bhagavad-Gita günümüzde bile ezoterik metinler arasında en etkileyici ve okuyucuya doğrudan hitap edenidir. Yazım tarihi hakkında kesin bir bilgi yoksa da İsa’dan birkaç yüz yıl önce kimliği bilinmez birisi tarafından kaleme alınmıştır. Destan, kendi akrabalarıyla savaşmak zorunda kalan Arcuna adlı prens kahraman ile ona bu savaşın gerçekte nefsi ile mücadelesinin bir tecellisi olduğunu fark ettirmeye çalışan O’nun en yüksekkişiliği Rab Krişna arasında geçen diyaloglara dayanmaktadır.

Gerçekte Arcuna’nın bölünmüş krallıktaki hakkı için meşru bir savaşın içinde olmasına rağmen içine dolan bencil merhamet onu bu savaştan alıkoymak istemekte, Rab Krişna ise savaştan kaçmasının hakikatten kaçması demek olduğunu, ruhunu arındırmak için nefsinin bencil arzu ve tutkularından sıyrılması gerektiğini sürekli vurgulamaktadır. Bu yönüyle nefse karşı bir savaşa dönük ezoterik doktrinleri olabildiğine alegorik bir üslup ile anlatmaktadır.


Bhagavad Gita, Hinduizm’in yanı sıra Budizm, Jainizm ve Sikhizm gibi diğer Hint dinlerinde de önemli bir kaynak olarak kabul edilir. Ayrıca, dünya çapında birçok insan tarafından okunmuş ve etkilenmiştir. Bhagavad Gita, insanların ruhsal yolculuklarına rehberlik etmek için kullanılan bir kaynak olarak hala önemini korumaktadır.

Sonuç olarak, Bhagavad Gita, Hinduizm’in en önemli kutsal metinlerinden biridir ve insanlara ruhsal yolculuklarında rehberlik etmek için kullanılan bir kaynaktır. Metin, karma, reenkarne ve moksha gibi Hinduizm’in temel prensiplerini ele almaktadır ve aynı zamanda Yoga’nın bir kılavuzu olarak da kabul edilir. Bhagavad Gita, dünya çapında birçok insan tarafından okunmuş ve etkilenmiştir ve hala insanların hayatlarında önemli bir rol oynamaktadır.