EğitimGenelHayata Dair

Söylence veya Söylenti

Söylence veya Söylenti; Söylence (veya Söylenç) ya da Efsâne – Gerçekten olmuş gibi kuşaktan kuşağa aktarılan öykülerdir.

Efsânelerde anlatılan olaylar bazen gerçeküstü olabilir; ama çoğunlukla gerçek olaylara ve gerçekten yaşamış kişilere dayanır. Bu öykülerin çoğu kahramanca işler yapmış kişilerle ilgilidir. Eski Yunanlı şair Homeros, İlyada ve Odysseia adlı destanlarında krallara ve kahramanlara ilişkin söylencelerden yararlanmıştır.

İnsanüstü varlıkların öykülerinin doğayla bütünleşik ve gerçekçi bir yapı içerisinde anlatılmasıyla oluşan anlatılar toplamıdır. Eskiçağlardan bu yana anlatılageleni olağanüstü olay ve varlıkları konu edinen imgesel öykülerdir.

Söylenti

Söylenti veya Söylen – Rivâyet. Herhangi bir olayın olduğuna dair, toplumda anlatılagelen ama kesin olarak doğrulanmamış haber. Yazılı olmayan çağlara ait anlatıların korunma ve aktarılma biçimidir.

Toplumun ortak hafızasında kulaktan kulağa, ağızdan ağza anlatılan hikâye, destan ve efsaneler yeterli sayıda insanın belleğinde korunur.

İlgili Makaleler

Elbetteki bu arada ekleme ve çıkarmalar ile farklılaşmalar meydana gelir. Öyküde eksilmeler ortaya çıkabilir çünkü anlatıcı unutabilir veya fazlalıklar oluşabilir çünkü anlatıcının hayalgücü devreye girebilir veya başka hikâyelerle veya parçalarla birleştirilebilir.

Söylentilerin aktarılış biçimleri ise farklı farklıdır. Erteği (Masal), Olongu (Destan), Söylence (Efsane), Öykü (Hikâye) gibi… Türk kültüründe bu anlatılar daha çok köy odalarında veya otağlarda insanların toplanıp özellikle kışın güçlü belleğe sâhip kimselerin günlerce, haftalarca hattâ aylarca süren topluma ve kuşaktan kuşağa aktarılır. Günümüzde dahi devam eden bu gelenek maalesef yok olmaya yüz tutmaktadır.

Söylentiler ikiye ayrılabilir:

  1. Ortak Söylentiler: Bunlar bir ulusun veya çok daha geniş bir coğrafyanın örneğin tüm Türk Dünyasının ortak hafızasında yer alır. Söylenceler olarak nesilden nesile aktarılır. Örneğin Oğuz Kağan, Beyrek Han, Deli Dumrul gibi…
  2. Yöresel Söylentiler: Daha çok belirli yöreye, köye veya şehre ait rivâyetlerdir. Geçmişteki gerçek olaylarla bağlantılı olabilirler. Örneğin; Sivas’ın Şarkışla İlçesi’ne bağlı Akçakışla (Ağcakışla) Bucağının kuruluş söylentisinde Ağca Bey adlı bir kişinin Ağ Kayalar (Ağca Dağlar) çevresinde nasıl yerleştiği, bu dağların kendisini nasıl çektiği, daha sonra kızının aşığına kavuşmak için çabalarken bu kayalardan aşağıya nasıl düştüğü anlatılır. Bu olayın gerçek bir olayla bağlantısı olma ihtimali olduğu kadar genel motiflerden kurulmuş olması da muhtemeldir. Fakat arka fonda daima geleneksel unsurlar söylentinin içine işlemiştir.

Sınaka

Sınaka Atasözü. Bir cümle halinde yargı bildiren ve genelde neden sonuç ilişkisine dayalı olarak, toplumsal bir öğüt vermeyi amaçlayan söz dizisi. Sınanmış ve doğrulanmış olan demektir. En eski Türk Atasözlerinden bir örnek şöyledir:

Yazmas atım bolmas, yanılmas bilge bolmas.

(Şaşmaz atış olmaz, yanılmaz bilgin olmaz.)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklamların gösterimine izin veriniz. Bu siteyi ayakta tutabilmek için gereklidir. Please allow ads to be displayed. This is necessary to keep the site up and running.