Mitoloji ve Ölümün Ötesi

Mitoloji, insanlık tarihinin en eski dönemlerinden beri var olan bir kavramdır. İnsanlar, doğanın onlara sunduğu olayları açıklamak ve anlamlandırmak için mitolojik hikayeler oluşturmuşlardır. Bu hikayelerin birçoğunda ölüm ve ölümün ötesiyle ilgili motifler yer alır.

Antik Yunan Mitolojisi’nde yer alan Hades, ölülerin tanrısıdır. Hades, yeraltı dünyasının efendisi olarak kabul edilir ve ölen insanların ruhlarının buraya gönderildiğine inanılır. Bu nedenle Hades, ölümün sembolü olarak kabul edilir.

Hinduizm mitolojisinde ise, ölüm ve tekrar doğuş kavramları önemlidir. Bu kavramların Hinduizm’deki en önemli tanrılarından biri olan Şiva ile bağlantılı olduğu düşünülür. Şiva, yıkım ve yeniden doğuş tanrısı olarak kabul edilir ve ölümün ardından yeni bir hayatın başlangıcını temsil eder.

Eski Mısır Mitolojisi’nde ise, ölüm ve ölümün ötesi konuları çok sık ele alınır. Ölen insanların ruhlarının, ölümden sonra yaşamın devam ettiği bir dünyaya gönderildiğine inanılır. Bu dünya, “Ölüler Diyarı” olarak adlandırılır ve burada ölen insanların ruhları, özel bir törenle mumyalanmış bedenleriyle bir arada tutulur.

Bu mitolojik hikayelerin ortak noktası, ölümün insanlar için bir son olmadığına inanmalarıdır. Ölüm, yeni bir hayatın başlangıcı olarak kabul edilir ve ölümden sonra ruhların farklı bir dünyada yaşamaya devam ettiği düşünülür.

Bugün bile, ölümün ötesi hakkında birçok farklı inanç ve mitoloji var. Hristiyanlık, İslam ve Yahudilik gibi dinlerde, ölen insanların ruhlarının cennet veya cehennem gibi yerlere gönderildiğine inanılır.

Ölüm ve ölümün ötesi hakkındaki bu mitolojik hikayeler, insanların ölümle ilgili korkularını hafifletmek için kullanılır. Ölümün bir son olmadığına ve yeni bir hayatın başlangıcına inanmak, insanların ölüme karşı daha az korkulu yaklaşmasına yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, mitoloji ve ölümün ötesi kavramları, insanların ölümle ilgili korkularını hafifletmek için kullanılan önemli araçlardır. Bu hikayeler, ölümün insanlar için bir son olmadığına inanarak, insanların ölüme karşı daha az korkulu yaklaşmalarına yardımcı olabilir.

Birçok gelenekte ölümden sonra gidilecek ‘öte dünya’ genellikle yeryüzünün batısında bir yerdedir.Bilinen dünyadan bir denizle ayrılmıştır.Öte dünyanın başka yerlerde olduğunu bildiren mitler de vardır.Malawi ve Mısır mitine göre yeraltındadır.

Bazı öte dünyalar hiçbir ayırım yapmadan bütün ölüleri kabul eder.Bazıları da sadece girmeyi hak kazananları içeri alır.Örneğin yolculuk için gereken parayı bulup sandalcıya vererek Styks ırmağını geçebilen bütün ruhlar Hades’e kabul edilir.

Mısır mitlerinde ölülerin yürekleri Anubis tarafından tartılır.

*

İnsanın değeri her zaman ahlaka ait niteliklerle ölçülmez.Bazen yeryüzündeki eşitsizlikler,öte dünyada da yinelenir.Örneğin Leeward adalarında sadece soylular güzel kokulu Rohutu’ya giderken,halk kötü kokulu Rohutu’ya gider.Güneş’teki güzel evler sadece İnka ve Peru’lu soylulara açıktır.İskandinavya’da ruhların sonsuz mutluluk içinde yaşadığı saray olan Valhalla,savaşta ölen kahramanlara ayrılmıştır.

*

Mısırlılar ölümden sonra yaşamın yeraltında devam ettiğine inanırlardı.Herbir insanın içinde,onun tanrısal özünü temsil eden ikinci bir varlık olan ‘ka’ bulunurdu.Günümüze ulaşan resimlerde,’ka’ bir insan başı ve şahin bedeniyle gösterilmiştir.Bu ruh ta soyuttur,ama cesetle birlikte yeraltına uçmasını somut kavramlarla açıklamak için bu şekilde resmedilmişti.

Mısırlıların ölüler kitabına göre öte dünya,kutsal ölülerin her zamanki yaşamlarını daha büyük mutluluk içinde sürdürdükleri bir yerdi.En büyük yönetici Osiris,ölülerin de yargıcıdır.

Çin mitolojisinde cehennem,devletin bu dünyadaki etkinliğini belirleyen biçimiyle iyi düzenlenmiş bir bürokrasi gibi yönetilir.Örneğin yedinci cehennemin kralı ve mahkemelerin yüce yargıcı Yama,her suçun karşılığı olan cezayı belirten yasayı dağıtır.Sözgelimi yalancı ve cimri olanlar erimiş altın yutmak zorundaydılar.

*

Mitolojinin bir diğer konusu da dünyanın sonu ve kaosa geri dönüştür.Dünyada düzeni tanrılar kurmuşlardır,ve bu düzeni isterlerse bozarlar.Eğlenceler ve törenler ile kurbanlar hep tanrıları hoşnut etmek içindir.Ancak hemen hemen her mitoloji savaşların,açlığın,tufanların,depremlerin yol açacağı son ve kesin bir yıkım gününü de öngörür.Aztek,Hindu ve Budist gelenekleri gibi birbirleri ile hiç ilgisi olmayan gelenekler,ahlak değerlerinin gittikçe azalacağı çağların geleceğini ileri sürmüşlerdi.

Bir Aztek miti şimdiki dünyanın çevresinde dört tane yıkık dünya bulunduğunu ileri sürer.Buna göre insanlar çok dikkafalı olduklarından önceki çağlarda yeryüzünden silinmişlerdi.Eğer insanlar çok gururlu olurlarsa şimdiki dünya da bir depremle yıkılacaktır.