[ad_1]
Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, yazar Robert Louis Stevenson’ın elinden çıkmış bir başyapıttır. Başlangıçta çocuk romanı olarak kaleme alınmasına rağmen, derinlik ve karmaşıklığı sayesinde birçok psikolojik makaleye, filme ve müzikale konu olmuştur. Roman, nazik ve saygın bir hekim olan Henry Jekyll’ın laboratuvarında geliştirdiği kimyasal bir karışımı içtikten sonra şehvet ve şiddet düşkünü bir canavara dönüşmesini konu alır. Sonuçlarını bilmesine rağmen ilacı içmeye devam eden Jekyll hayatını geceleri bir katil gündüzleri ise bir hekim olarak geçirir. Eser, tıpkı Dostoyevski’nin Öteki ve Oscar Wilde’ın Dorian Gray’in Portresi romanlarında olduğu gibi insan doğasının iki farklı yüzünü ve etik değerlerin çelişkisini sembolize ederken aynı zamanda bilimsel metaforları kullanarak okuyucuya derin anlamlar sunar.
İkili Doğa ve Kimyasal İzomerler
Aynı moleküler formüle sahip iki bileşik, kendilerini oluşturan atomların uzaydaki düzenlenmesine bağlı olarak farklı özellikler gösterebilir. Bunun en bilindik örneği, karbonun iki farklı yapısal şekli olan elmas ve grafit (kömür) arasındaki farklılıktır. Her ikisi de saf karbondan oluşmasına rağmen grafit parmak ucumuzla bile dokunduğumuzda kırılgan bir özellik sergilerken elmas doğada bulunan en sert maddedir.
Dr. Jekyll’ın deneyleri de insanın iç dünyasının ikili doğasını temsil eden kimyasal izomerlikle paralellik kurar. Temelde Dr. Jekyll, karbon atomunun kendisidir. Ancak içtiği kimyasal ile birlikte ruh hali ve etik bilinci tıpkı elmas ve grafit gibi iki parçaya ayrılır. Kariyeri elmas gibi parlayan bir hekimken kalbi birden kapkara bir kömüre dönüşür.
Kimyasal Denge ve İçsel Çatışma
Kimyasal denge, tersinir bir tepkime sırasında tepkimeye giren ve tepkimeden çıkan maddelerin miktarlarında net bir değişimin meydana gelmediği durumdur. Dengede karşılıklı iki reaksiyon eşit oranlarda devam eder. Tersinir tepkimede reaksiyonun ileri ve geri olmak üzere iki yönü vardır. Reaksiyonda denge sağlanmadığında farklı koşullar altında reaksiyon hızı değişebilir ve tepkime belli bir yönde ilerleyebilir. Bu durum, içimizdeki iyi ve kötü yanların dengesini bozduğumuzda ortaya çıkan Dr. Jekyll ve Hyde gibi bir dönüşümü anımsatabilir. Eğer bir taraf daha çok beslenirse ve baskın hale gelirse denge bozulabilir ve beklenmedik sonuçlar ortaya çıkabilir.
İlaçların ve Kimyasal Maddelerin Rolü
Roman boyunca Dr. Jekyll, ilaçlar ve kimyasal maddeler kullanarak karakter dönüşümüne yol açar. Kimyasal maddelerin insan davranışları üzerindeki etkileri günümüzde de sıklıkla incelenen bir konudur. Karakterin kimyasal maddeler kullanarak yaşadığı bu dönüşüm, psikofarmakoloji alanının temel konseptleriyle uyuşur. Serotonin, dopamin, noradrenalin gibi nörotransmitterler duygusal durumları ve davranışları etkileyen kimyasal sinyallerdir. Bu nörotransmitterlerdeki dengesizlik, mental problemlerin temelinde yer alabilir. Dr. Jekyll’ın deneyleri, insan davranışlarının ve zihinsel sağlığın kimyasal yollarla nasıl etkilenebileceği sorusunu gündeme getirir.
Dr. Jekyll’ın yaşadığı karakter dönüşümü ve kimyasal maddelerin insan davranışları üzerindeki etkisi, lobotomi gibi tarihsel ve etik açıdan tartışmalı bir uygulamayı hatırlatır.
Lobotomi
1930’lu yıllarda henüz şizofreni alanında etkin bir tedavi yöntemi bulunmuyorken Portekizli nörolog Egas Moniz, beyindeki frontal lob ile prefrontal korteks bağlantılarının kesilmesiyle uygulanan bir yöntem olan lobotomiyi geliştirdi. Daha sonra bu buluşu ile Nobel Ödülü kazandı.
Şizofreni, depresyon, anksiyete, obsesif-kompulsif düznsizlik gibi durumların tedavisinde kullanılan bu yöntem, 2013 tarihli bir araştırma makalesine göre 1930’ların sonundan 1950’lerin başına kadar ABD ve Avrupa’da tam 60.000 kişiye uygulandı. Uygulamanın birçok yan etkisi oldu. Öyle ki 1948’de İsveçli adli psikiyatri profesörü Göste Rylander, kızına lobotomi uygulanan bir annenin şöyle dediğini bildirdi:
O benim kızım ama yine de farklı bir insan. Bedenen benimle ama ruhu bir şekilde kayıp.
1947-1948 yıllarında lobotomi ile tedavi edilen 42 hastanın klinik raporlarını inceleyen Doktor Hoffman şöyle yazar:
Bu hastalar artık sadece zihinsel çatışmalarından rahatsız değiller. Aynı zamanda zevk verici veya başka türlü herhangi bir duygusal deneyim için çok az kapasiteye sahip görünüyorlar.
Amerika Birleşik Devletleri’nin 35. başkanı John F. Kennedy’nin kız kardeşi Rosemary Kennedy de lobotomi işlemine maruz bırakılmıştır. Ne yazık ki işlem beraberinde iyileşme yerine kötüleşme getirmiştir ve zamanla konuşma yetisini dahi kaybetmesine sebep olmuştur.
Lobotomi, Rosemary Kennedy gibi birçok kötüye giden vaka sonucu beraberinde tıbbi ve etik sorunları getirmiştir. Bu bağlamda lobotomi uygulamaları zamanla azalma göstermiş ve birçok ülkede yasaklanmıştır.
Dr. Jekyll’ın denemeleri ve lobotominin ortak noktası, kimyasal yöntemlerin insan davranışları ve zihinsel sağlık üzerindeki etkileridir. Bu uygulamaların, nörotransmitterlerin dengesini etkileyerek nelere yol açabileceğini anlamak tıbbi ve etik açıdan önemlidir.
Kimyanın Sınırları ve Ahlaki Çatışma
Roman, kimyanın sınırlarını ahlaki ve etik çatışmalarla birleştirir. Dr. Jekyll’ın deneyleri, kimyasal sınırları zorlama arzusu ile benzerlik taşır. Ancak bu deneyler, ahlaki ve etik değerler ile çatışır. Deneyler sonucunda Mr. Hyde olarak ortaya çıkan karanlık yön, insanın içindeki kötülüğün ve yıkıcılığın sembolüdür.
Sonuç
Roman, kimyanın yalnızca fiziksel dünyayı değil aynı zamanda insanın iç dünyasını da etkileyebileceğini vurgular. Bu da bizi ahlaki ve etik sorulara götürür: Bilim hangi noktada ahlaki çizgileri aşar? İnsanlar sınırları zorladığında hangi sonuçlarla karşılaşabilir?
Sonuç olarak Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, kimyanın insan doğası ve ahlakla nasıl etkileşime girebileceğini düşündürür. Dr. Jekyll’ın deneyleri sadece bir kimyasal tepkime değil, insanın iç dünyasının karmaşıklığını ve etik sorgulamalarını da temsil eder. Bu da okuyucuyu bilim, ahlak ve insanlık hakkında derinlemesine düşünmeye yönlendirir.
[ad_2]