BilimDünya Tarihi

Dans Çılgınlığı Nedir? Altı Yüzyıl Önce Almanya’daki Ölüm Dansı Nasıl Başladı?

1574 yılında, Almanya’daki Aachen şehrinin sakinleri evlerinden sokaklara dökülüp kontrolsüz bir biçimde dans etmeye başladılar. Bu ilk büyük dans etme salgını (İng: “Choreomania”) birkaç yıl içinde Avrupa’nın çoğu bölgesine sıçrayacaktı.

Bugüne kadar, uzmanlar dans edenleri yorgunluktan tüketen bu deliliğe neyin neden olduğundan emin olamadılar. 1888’de yayınlanan The Black Death and The Dancing Mania adlı kitaba göre, Aziz John Dansı denilen Almanya’daki salgın, bu çılgınlığın ne ilk ne de son örneğiydi. Justus Friedrich Karl, Hecker Aziz John Dansı’nı özgün bir biçimde şöyle tasvir etmişti:[1], [2]

El ele tutuşup halkalar oluşturdular. Duyularının kontrolünü kaybetmiş gibi, izleyenlere aldırış etmeden ve sonunda bitkinlikten yere yığılana dek vahşi bir hezeyanla saatlerce dans etmeye devam ettiler. Daha sonra, şiddetli bir baskıdan yakınarak ölüm döşeğindeymiş gibi inlediler. Bellerinden kumaşlarla sıkıca sarıldıklarında iyileştiler ve şikayetleri bir sonraki nöbete kadar son buldu.

Hastalık; Hollanda ve Belçika’daki Liege, Utrecht, Tongres gibi Ren Nehri civarındaki şehirlere yayıldı. Farklı zamanlarda ve durumlarda, bu çılgınlığa “Aziz Vitus Dansı” ismi takıldı. Orta Çağ boyunca, kilise dans edenlerin şeytan tarafından ele geçirildiğine veya muhtemelen bir aziz tarafından lanetlendiğine hükmetti. Bu çılgınlığa “Tarantizm” denilen İtalya’da, bu duruma örümcek ısırığının veya araknitin enjekte ettiği zehrin tesirinin neden olduğuna inanılıyordu.

Daha modern açıklamalar, çavdarın üzerinde oluşan bir mantarın ürettiği bir toksini suçlu buldu. Steven Gilbert ergot zehirlenmesinin veya ergotizmin, Claviceps purpurea (Çavdar mahmuzu) mantarının ürettiği psikoaktif kimyasallar sayesinde halüsinasyona, kasılmalara ve kuruntulara neden olabileceğini belirtti.

Dünya Tarihi ile ilgili diğer içerikler ›

Ancak Robert E. Bartholomew Skeptical Inquirer’ın Temmuz/Ağustos 2000 sayısındaki makalesinde, bu tuhaf kontrol edilemeyen danstan etkilenen bölgelerin hepsinin çavdar tüketen insanlara ev sahipliği yapmadığına dikkat çekti. Üstelik, salgınlar her zaman mantarların oluştuğu yağışlı mevsimlerde ortaya çıkmamıştı.[3]

Daha sonra Aziz Vitus Dansı; çocuklarda ortaya çıkıp kolda, bacakta ve yüzde istem dışı seğirmelere neden olan bir bozukluk olan Sydenham Koresi ismini aldı. Ancak, bu hastalıkta gözlenen seğirmeler dans etme çılgınlığı hakkında anlatılanlara benzemiyordu.

John Waller’ın BBC’de yazdığına göre, kayda değer diğer bir salgın da 1518 yılında Strazburg şehrinde ortaya çıktı. Salgın, temmuz ayında Frau Troffea adında bir kadının dans etmesiyle başladı. Bir ay içinde 400 kişi bu deliliğe katıldı. Bu salgın, muhtemelen kurbanların dans etmeye ve iyi hissetmeye ihtiyacı olduğunu düşünen iyi niyetli görevliler yüzünden daha da kötüleşti. Öyle ki görevliler dansçılar için lonca salonları ayarladılar. İnsanları etkilemek için de profesyonel boru ve davul çalgıcıları ile dansçılar tuttular.[4]

Waller’ın açıklamasına göre 1518 yılında Strazburglular kıtlıkla, hastalıkla ve doğaüstü güçlerin onları dans etmeye zorladığı düşüncesiyle mücadele ediyordu. 1374’te, Ren yakınlarındaki bu bölge başka bir salgının, yani asıl salgın olan Kara Veba’nın yaralarını sarmaya çalışıyordu. Waller’ın iddiasına göre dans edenler yoğun bir psikolojik baskı altındaydı ve bu stres nedeniyle uzun süre dans etmek için ihtiyaç duydukları trans haline girebiliyordu. Waller, dans etme çılgınlığını kitlesel bir histeriye bağladı.[5]

Bartholomew ise buna karşı çıktı. Dönemin kayıtlarından yola çıkarak, dans edenlerin çoğunlukla başka bölgelerden olduğuna dikkat çekti. Varsayımına göre, bu kişiler hacıydı:

Dans edenlerin davranışları tuhaf olarak nitelendiriliyordu. Çünkü, Hristiyan geleneğinin parçası olan eylemler sergilemelerine ve İsa’ya, Meryem’e ve bazı azizlere şapellerde ve tapınaklarda saygılarını sunmalarına rağmen, diğer unsurlar tanıdık değildi. Radulphus de Rivo’nun kroniği Decani Tongrensis’e göre, ‘Bu tuhaf tarikat, ilahilerinde daha önce hiç duyulmamış şeytanları zikrediyordu.’

Petrus de Herenthal ise Vita Gregorii XI adlı eserinde ‘Aachen’a gelen görülmemiş bir tarikatın’ varlığından söz etmişti. The Chronicon Belgicum Magnum adlı kronik bu kişilerden ‘dans eden tarikat’ diye bahsediyordu.

Belki de birkaç kişi bu tuhaf ritüellerine başladığında, diğerleri de kontrol edemedikleri bir etki altında olduklarını iddia edip onlara katıldı. Böylece, bu tarz kontrolsüz davranışlara karşı koyacak toplumsal yasaklar engellenebilirdi.

Kısacası, dans çılgınlığının nedeni hala gizemini koruyor gibi görünüyor. Bu gizem, Avrupa tarihinin ilgi çekici bir parçası olmaya şimdilik devam edecek.

Kaynak

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklamların gösterimine izin veriniz. Bu siteyi ayakta tutabilmek için gereklidir. Please allow ads to be displayed. This is necessary to keep the site up and running.