Hermiyas ve Yunus Efsanesi, Antik Roma döneminden günümüze kadar gelen bir hikayedir.

Bu hikaye, iki arkadaşın arkadaşlıklarının gücü sayesinde birçok engeli aşarak hayatta kalmalarını anlatır.

Hermiyas, bir gün denizde balık avlamak için teknesine atladı. Fakat şanssız bir şekilde fırtınaya yakalandı ve teknesi battı. Hermiyas, denizde boğulmak üzereyken Yunus adındaki bir balina tarafından kurtarıldı. Balina, Hermiyas’ı sırtına aldı ve onu kıyıya kadar taşıdı.

Yunus, Hermiyas’a hayatını kurtardığı için ona minnettar kaldı. İkili, o günden sonra çok yakın arkadaşlar oldu. Bir gün Yunus, Hermiyas’a yardım etmek için tekrar denize girdi ve bu sefer de aynı sebeple kendini balina avcılarının ağına yakaladı. Yunus, ağdan kurtulamadı ve Hermiyas’a yardım etmesi için çığlık atmaya başladı.

Hermiyas, Yunus’un yardım çığlıklarını duyduğunda hemen harekete geçti. İlk başta ne yapacağını bilemese de, sonunda ağın ipini kesmeyi başardı ve Yunus’u kurtardı. Böylece, Hermiyas da Yunus’a yardım ederek onun hayatını kurtarmış oldu.

Hermiyas ve Yunus’un arkadaşlığı, birbirlerine olan sadakatleri sayesinde çok güçlüydü. Bu efsane, insanların birbirlerine nasıl yardım edebileceğini ve ne kadar önemli olduğunu anlatır. İnsanlar, birbirleriyle güçlü bir bağ kurarak zor zamanlarda birbirlerine destek olabilirler.

Bu efsane, günümüzde de hala anlatılmaya devam ediyor ve birçok insanın kalbinde yer etmiştir. Hermiyas ve Yunus’un arkadaşlığı, insanlar arasındaki dostluğun ve yardımlaşmanın en güzel örneklerinden biridir.

Diğer Anlatım

Güllük körfezinde,bundan yıllar önce mutlu insanlar yaşarmış.Burada herkes birbirini tanır,üzüntüler ve neşeler paylaşılırmış.Çocuklar hep birlikte oynarmış.Hermiyas da bu çocuklardan biriymiş.Güllük’ün en güzel çocuğuymuş.Birtek annesinden başka kimsesi yokmuş.

Annesi onu her türlü kötülükten,korkulardan korur,yanından ayırmazmış.

Günlerden bir yaz günü Hermiyas’ın arkadaşları evlerine gelip;”Haydi Hermiyas denize gidelim” demişler.Hermiyas annesinden izin istemiş ama annesi;”olmaz bir tanem”demiş.Bunu duyan çocuklar başlamışlar alay etmeye;

Annesi bırakmaz ki on’u…

Kaçamaz ki bizimle…

Anne kuzusu o…

Kızlar gibi….

Ve hep bir ağızdan türkü söyler gibi başlamışlar;

Deniz çekiyor bizi,

Biz Güllük’ün çocuklarını,

Ama ne diyelim,

Yaz güneşi de tepemizde,kavurur

Ayaklarımızı.

Toprak gibi çeker bizi Ege

Haydi çocuklar denize,

Haydi Hermiyas denize!

Arkadaşlarının bu söyledikleri Hermiyas’a çok dokunmuş.Bunu anlayan annesi”Hermiyas’ım”demiş “Haydi sende git denize ama ne olur açılma,deniz bu ne yapacağı bilinmez.”

Hermiyas sevinçle arkadaşlarına katılmış.Ege’nin tuzlu suları çocuk sesleriyle dolmuş.Çocuklar kendilerini serin sulara bırakmışlar.Rüzgar hafif hafifi esiyormuş.Çocuklar yüzerek birlikte açılmışlar.Bir süre sonra kıyı çocuk sesleriyle yeniden şenlenmiş.Ama aralarında Hermiyas yokmuş.Kara haber tez yayılmış.”Hermiyas’ı Ege aldı” diye herkes kıyıya koşmuş.En usta balıkçılar denize açılmış.Körfezin heryeri karış karış aranmış ama Hermiyas bulunamamış.Zavallı annesi bağrına taş basıp Hermiyas’ın yokluğunu reddetmiş ve dönüşünü beklemeye başlamış.

Günlerden bir gün,bir balıkçı kıyıya telaşla gelmiş.”Gördüm gördüm,Hermiyas’ı gördüm” diye müjde vermiş.”O halde niye getirmedin?”diyenlere;”nasıl getirebilirim? Yunusun sırtındaydı ben yaklaştıkça denize dalıp,uzaklaşıyordu”demiş

Balıkçıya kimse inanmamış.”Yunus sırtında insan mı taşır?Sen rüya görmüşsün”demişler.

Ama günlerden bir gün Hermiyas’ın döndüğünü herkes duymuş.Kumsala koşmuşlar.Hermiyas kumsalda sessizce yatıyormuş,yanı başında yunusuyla birlikte.Anlamışlar ki balıkçının anlattığı balık budur.

Yaşlı bir Güllük’lü topluluğa şöyle demiş;

“Şu gördüğünüz üzerinde iyi düşünün.İşte dostluk budur.Oynaşırlarken birlikte,yüzgecinin boynunu kestiği Hermiyas’ın ölümü,bu yunusuda ölüme götürmüş.O dostunu hiçbir koşulda terk etmemiş.Yaşamda da,ölümde de birlikte olmayı yeğlemiş”

Durumdan etkilenen o devrin Güllüklüler’i,Hermiyas’la yunusun altından yontusunu yaptırmışlar.Sikkelerini de kazımışlar.Onları ölümsüzleştirmişler.

Derler ki; bugün Selçuk Müzesinde teşhir edilen yontu”heykelcik bu anının simgesidir.

Hermiyas ve Yunus evrensel bir dostluk efsanesidir.