Tapmak Tapınmak ve Tapınak; Tapmak – İman Etmek. Tanrı’ya kulluk etmek. Bir yaratıcıya inanıp varlığını kabul etmek. İnanç ve bağlılık içerir.
Tapınmak (Tabınmak) – İbadet Etmek. Tanrı’ya karşı, onun istediği boyun eğme davranışlarını sergilemek.
Tapınak – Mabet. İçerisinde ibadet edilen yer.
Cami, kilise, havra, manastır, katedral, mescit, sinagog gibi yerlerin tamamı tapınak olarak genel bir sınıflandırmanın içine dâhil edilebilir. Moğollarda Kicid, Kecid, Hid olarak yer alır.
İnsanoğlunun var olduğu her yerde tapınaklar da mevcut olmuştur ve buralara Tanrısal güçlerle bağlantı kurulan yerler olarak bakılmış ve temizliğine, düzenine önem verilmiştir. apınak, yalın olarak, ibadethane yâni tapınma ve benzeri dini ritüel ve uygulamaların yapıldığı yer anlamındaki Türkçe sözcüktür. Kökeni de Türkçe olan tapınak sözcüğünün Türk Dil Kurumu’na göre tanımı şöyledir:
“İçinde ibadet edilen, tapınılan yapı, mabet, ibadethane.“
Tanımda da görüldüğü gibi sözcük, Arapça kökenli olan mabet ve Arapça ile Farsça kökenli ibadethane sözcükleriyle, sözlük anlamı açısından, eş anlamlıdır.
Sözlük anlamının yanı sıra tapınak sözcüğü dini ve mimari açılardan çok daha geniş bir anlama sahiptir. Çeşitli tarihi dönemlerde, belirli mimari tarzlar büyük dini yapılarda çok sıkı ve yoğun biçimde kullanılmıştır. Bu tapınak yapıları, askeri ve saray yapılarıyla birlikte, belirli mimari tarzların bugüne kadar kalabilmiş ana örneklerini oluştururlar ve bu sebeple de mimari açıdan çok önemlidirler.
Özellikle, Yunan ve Roma tapınak mimarisi Batı kamu mimarisini önemli oranda etkilemiştir. Tapınakların mimari yönü de dini yönleri kadar önemlidir. Çoğu zaman belirli bir dinin belirli ve/veya belirli bir tapınak tipinin farklı kültür ve bölgelerde çok farklı mimari biçimler aldığı görülür.
Bu sebeple bir tapınağın mimari yapısı, tapınağın bağlı bulunduğu dinin anlayışına dair yoğun mimari öğeler taşıdığı gibi tapınağın bağlı bulunduğu zaman dilimi, kültür ve bölge açısından da çok önemli bilgiler taşır. Özellikle bugün var olmayan, hakkında pek az şey bilinen veya büyük oranda değişikliğe uğramış dini inançların tapınaklarının mimarisi, dönem, kültür ve bölgenin mimari anlayışına dair bilgi vermesinin yanı sıra o dini inanca dair de bilgi verecektir.
Bu sebepten dolayı tapınaklar teknik ve mimari açıdan da, mimarlık biliminin yanı sıra, dinler tarihi ve arkeoloji için de çok önemli bir yere sahiptir.
İnanç (Inanç)
Kült, İnanış veya bir yöndeki inançlar bütünü. İnanış. Bâzen Tapınç olarak da yer alır. Türk halk kültüründe ana hatları belli olan pek çok inanış vardır ve bunlar belli kavramlar üzerinde odaklanmıştır. İnanmak fiili ve bundan türeyen tüm sözcükler Inanmak ve Ünenmek şeklinde aynı anlamı içeren fiillerle doğrudan bağlantılıdır.
Türk kültüründeki başlıca inanışlar şu şekildedir.
- Ağaç İnancı: Ağaçlara kutsallık atfedilmesi
- Su İnancı: Sulara ve su kaynaklarına saygı gösterilmesi
- Dağ İnancı: Dağlara mitolojik anlamlarla hayranlık duyulması
- Mağara İnancı: Mağaralara kutlu yerler gözüyle bakılması
- Al (Hal) İnancı: Al adlı soyut varlığın ve gücün korkutucu olarak tezâhür etmesi
- Ak (Ağ) İnancı: Ak rengin iyiliğin temsilcisi olarak vurgulanması
- Atalar İnancı: Geçmiş büyüklere saygı duyulması
- Gök İnancı: Göğün erişilmez ve yaratıcı güç olarak görülmesi
- Od İnancı: Ateşe temizleyici ve temiz bir güç olarak saygı duyulması.
Işanç
Din, inanç. Din, genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlaki öğeler taşıyan, çeşitli ayin, uygulama, değer ve kurumlara sâhip inançlar ve ibadetler bütünü. Moğolca kökenli Ünenç ve Türkçe Inanç sözcükleri ile de karşılanmaktır. Kelime; ışık ve aydınlık sözcükleriyle bağlantılıdır. Altay Türkçesinde din anlamında Yan/Yang sözcüğü de kullanılır. Çuvaşlar ise Yıla sözcüğünü Din anlamında kullanırlar.
Din
Genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlâki öğeler taşıyan, çeşitli ayin, uygulama, değer ve kurumlara sâhip inançlar ve ibadetler bütünü.
Zaman zaman inanç sözcüğünün yerine kullanıldığı gibi, bazen de inanç sözcüğü din sözcüğünün yerinde kullanılır. Din tarihine bakıldığında, birçok farklı kültür, topluluk ve bireyde din kavramının farklı biçimlere sâhip olduğu görülür. Arapça kökenli bir sözcük olan din sözcüğü, köken itibariyle “yol, hüküm, mükâfat” gibi anlamlara sahiptir.
Din kavramı şöyle tanımlanır:
“Din üyelerine bir bağlılık amacı, bireylerin eylemlerinin kişisel ve sosyal sonuçlarını yargılayabilecekleri bir davranış kuralları bütünü ve bireylerin gruplarını ve evreni bağlayabilecekleri (açıklayabilecekleri) bir düşünce çerçevesi veren bir düşünce, his ve eylem sistemidir.“
Türk Dil Kurumu sözlüğündeki tanım ise şu şekildedir:
Tanrı’ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet” ve “Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen
Farklı din tanımlamaların ortak noktaları birleştirildiğinde, din insanlara bir hayat tarzı sunan, onları belli bir dünya görüşü içinde toplayan kurum, bir değer biçme ve yaşama tarzı; yaratıcıya isteyerek bağlanma, birtakım şeyleri duyma, onlara inanma ve onlara uygun iradi faaliyette bulunma olgusu; üstün varlıkla ona inanan insan arasındaki ilişkiden doğan deneyimin inanan kişinin hayatındaki etkileri olarak tanımlanabilir.
Genel olarak din, doğaüstü bir nitelik taşır, mukaddestir, değişmezdir (dogmatik) ve gönülden bağlanmayı yâni teslimiyeti gerektirir. Pek tabii ki din tanımı, özellikle dini bir bakış açısından, her farklı dini grup ve dinde çeşitlilik gösterir. Dinin taşıdığı nitelik ve öğeler de farklı dinlerde büyük bir değişiklik ve çeşitlilik göstermektedir.