Yunan Mitolojisi

Yunan mitolojisi, diğer antik kültürlerde olduğu gibi, insanların yaşadığı çevreyi, tanık olduğu doğal olaylarını ve zamanın günler, aylar ve mevsimler boyunca geçmesini açıklamak için bir araç olarak kullanılmıştır. Mitler aynı zamanda Yunan dünyasında dine karmaşık bir şekilde bağlıdır ve insanlığın nereden geldiğini, ölümden sonra nereye gittiğini, tanrıların kökenini ve yaşamlarını açıklamıştır ayrıca mutlu bir yaşam sürmenin yolları hakkında tavsiyelerde de bulunmuştur. Son olarak, mitler tarihsel olayları yeniden anlatmak için kullanılmıştır, böylece insanlar ataları, savaştıkları savaşlar ve keşfettikleri yerler ile temas kurabilmekteydiler.

Mitlerin Anlatılışı

Modern kullanımda, “mit” terimi belki de özgünlük ve güvenilirlik eksikliğini gösteren olumsuz çağrışımlara sahiptir. Ancak Yunanlıların bu mitlere inanmadığını ve şüpheli yaklaşımlarda bulundukları düşünülmemelidir. Muhtemelen, Yunan mitleri, herhangi bir dini veya yazılı olmayan kaynakta olduğu gibi, inanan kesime de sahiptir inanmayan kesime de. Mitler özellikle dini ve eğitim amaçlı kullanılmıştır, aynı zamanda eğlenceli hikayeler olarak da anlatılmıştır. Kesin olan şey, mitlerin ister kamu binalarındaki heykelleri ister çanak çömlek üzerine boyanmış resimleri olsun, sanat benzerlikleriyle Yunan toplumunun geniş bir kesiminde hem alışılmış hem de popüler olmuştur.

Okuryazarlık oranı artmadan önce, mitlerin aktarılması ilk olarak sözlü yoldan, muhtemelen M.Ö 18. yüzyıldan itibaren Minos ve Miken ozanları tarafından yapıldı. Mitler her okunduğunda, izleyicilerin ilgisini çekmek veya yerel olayları ya da ön yargıları kaldırmak için süslenmiş ve geliştirilmiştir. Bu aynı zamanda modern bir yorumdur, çünkü mitlerin belirli bir sunumla anlatılması gereken hikayeler olabileceği düşünülmektedir ve bilgili bir dinleyici mitlerin değiştirilmesine sıcak bakmayabilirdi. Yüzyıllar boyunca, şehir devletlerinin birbiriyle yakınlaşmasıyla birlikte, halk hikayelerinin birçok kökene sahip bir mit yaratmak için başka hikayelerle karıştırılmadığını düşünmek zor.

The Titan Oceanus

Mitlerin bir sonraki gelişme dönemi, İonia’da şiirlerin yaratılması ve M.Ö 8. yüzyılda Homer ve Hesiod’un ünlü şiirleriyle gerçekleşti. O dönemde mitoloji ilk kez yazılı hale geldi. Homeros’un İlyada’sı Truva Savaşı’nın son aşamalarını anlatıyor (belki de Tunç Çağı’nda (M.Ö 1800-1200) Yunanlılar ve Doğulu komşuları arasındaki birçok çatışmanın bir birleşimidir.) Odesa ise Truva Savaşı’ndan sonra kahraman Odysseus’un uzun süren yolculuğunu anlatıyor. Hesiod’un Teogonisi ise tanrıların soyağacını ve aynı zamanda insanlığın yaratılış zamanındaki olayları ve günlerini anlatıyor. Sadece tipik insan duyguları ve başarısızlıkları ile tanrılar tanımlanmıyor aynı zamanda kahramanlar da tanımlanıyor. Bu kahramanların genellikle ebeveynlerinden biri ilahi diğeri ise ölümlü oluyordu böylece insanlık ve tanrılar arasındaki bağ açıklanmış oluyordu.

Mitlerin esas tanıtımı, M.Ö 8. yüzyıldan itibaren çömlekçilik ile yapıldı. Sayısız efsanevi olaylar birçok seramiği süslerken aynı zamanda daha geniş kesimlere mitleri tanıtmış oldu.

Mitler yüzyıllar boyunca popüleritesini korumaya devam etmiştir, Atina’daki Parthenon, Olympia‘daki Zeus Tapınağı ve Delfi’deki Apollon Tapınağı gibi büyük kamu binaları, mitolojiden ünlü sahneleri temsil eden kocaman heykellerle süslenmiştir. M.Ö 5. yüzyılda mitler, özellikle Aeschylus, Sophocles ve Euripides gibi üç eserle yeni bir biçiminde sunuldu, tiyatro. Aynı zamanda, M.Ö 6. yüzyıldan itibaren, ilk belgelenmiş şüphecilik hatta mitlerin reddedildiği dönem başladı, bu olaylar için daha bilimsel bir açıklama arayan Sokratik öncesi filozoflar ortaya çıktı. Son olarak, M.Ö 5. yüzyılda, ilk tarihçiler Herodot ve Thucydides mümkün olduğunca doğru bir şekilde belgelemeye ve gelecek nesiller için olaylara objektif bir bakış açısı ile yaklaşmaya başladılar, böylece modern tarih ortaya çıktı.

Yunan Mitlerine Genel Bakış

Genel olarak konuşursak, yaratıcı Yunanlılar insanlığın hemen hemen her durumunu açıklamak için mitleri yarattılar. Dünyanın yaratılışı, bir evladın babasını tahtından ettiği iki hikaye ile açıklanmaktadır- Ouranos’tan Cronus ve Cronus’tan Zeus- belki de farklı nesiller ve aile üyeleri arasında var olan sonsuz mücadeleye atıfta bulunur. Zeus liderliğindeki Olimpiyalı tanrılar, Titanlar ve devleri iki kez yendi. Bu tanrılar daha sonra insanlığın kaderini şekillendirdi hatta bazı zamanlarda doğrudan müdahale etti- olumlu/olumsuz. Gerçekten de hiçbir olay insanların kararına bağlı değildi Kader ve Kısmet adı verilen tanrıların elindeydi. Yaşamın görünüşte rastgele doğasının bir başka mitolojik açıklaması, zenginliği rastgele dağıtan kör Tanrı Pluto’dur. Tanrılar ayrıca yapılan kötülüklerin cezasız kalmayacağını da gösteriyor örneğin Prometheus ateşi çalıp insanlara verdiği için cezalandırılmıştı. Tıp ve müzik gibi diğer konuların kökeni de ‘ilahi’ hediyeler olarak açıklanmaktadır, örneğin Apollo, oğlu Asklepios’a insanlığın yararı için tıbbi bilgi aktarmaktadır. Son olarak, bazı soyut kavramlara, örneğin Adalet (Dike), Barış (Eirene) ve Yasalara Uygunluk (Eunomia) belirli tanrılar hükmetti.

Gilded Bronze Hercules

Kahramanlar -en ünlüleri Herkül, Akhilleus, Jason, Perseus ve Theseus’tur, daha birçok kahraman vardır- hepsinin ilahi ebeveynleri vardır ve bu nedenle ölümlüler ve tanrılar arasında köprü görevi görürler. Fantastik maceralar peşinde koşarak sabır gibi idealleri somutlaştırırlar, örneğin Herkül’ün on iki emeği ya da sadakati, bir diğer örnek Odyssesus’un yolculuğundan dönüşünü sadakatle bekleyen Penelope. Kahramanlarımız ayrıca bazı şehirleri önemli bir konuma getirmiştir mesela Theseus Atina’yı, Perseus Miken’i ve Kadmus Tebai’yi aynı zamanda bu şehirlerin kurucusu olarak anılırlar. Truva Savaşı gibi kahramanlar ve olaylar, insanlığın daha güçlü olduğu ve hayatın daha kolay olduğu Altın bir Çağı temsil ediyordu. Kahramanlar bir ölümlünün ulaşabileceği en yüksek mertebeye ulaşan (Örneğin Herkül) mit ya da gelenek yoluyla anılan herkesin örnek aldığı kişilerdi.

Ancak, birçok mitolojik figür yapılmaması gereken şeyleri ve kötü insanların sonlarının nasıl olduğunu gösterir. Örneğin, Kral Midas’a dokunduğu her şeyin altına dönüşmesini istemişti ve bu gücü elde etmişti, ancak bu gücün yemek ve içmek istediği şeylerde de geçerli olduğunu öğrendiği zaman açgözlülüğü onu açlıktan ve susuzluktan öldürdü. Narkissos efsanesi, fakir bir gencin kendi yansımasına aşık olarak kendi ölümünü getirmesiyle, kibrin tehlikelerini gösterir. Son olarak, Croesus’un hikayesi, inanılmaz derecede zengin olan Kral, Delfi Kahinini yanlış anladığı için krallığını İran’a kaybettiğinde zenginliğin mutluluk getirmeyeceğini gösteriyor.

Doğal olaylar mitlerle açıklandı, depremler Poseidon üç uçlu mızrağını yere çarpmasıyla gerçekleşiyordu ya da Helios gökyüzünde arabasıyla gezerken güneşin geçişleri gerçekleşiyordu. Persephone’nin Hades’e yarım yıllık inişi gibi efsaneler mevsimleri açıkladı. Zamanın kendisi bile mitolojik bir olaydır: Helios’un 350 sığırdan oluşan yedi sürüsü bir yıldaki günleri ile ilgilidir, Selen’nin 50 kızı haftalar ev Helois’un 12 kızı saatler ile ilgilidir.

Yunan mitolojisinde, Odysseus hikayesindeki tek gözlü Kiklop gibi ya da efsanevi Kalydonian avında olan dev yaban domuzu gibi, sfenksler, dev yılanlar, ateş püskürten boğalar ve daha birçok canavar ve garip yaratık bulunur. Bu yaratıklar kaos ve akıl eksikliğini temsil edebilir, örneğin sentorlar- yarı insan ve yarı attır. Vahşi ve fantastik yaratıklar genellikle kahramanların görevlerinin zorluğunu gösterir, örneğin, Herkül tarafından öldürülen çok başlı Hidra, görünüşü sizi taşa dönüştürebilen ve Perseus’un başını kesmek zorunda kaldığı gorgon Medusa veya Bellerophon’un Pegasus‘un kanatlı atının yardımıyla öldürdüğü aslan, keçi ve yılan birleşiminden oluşan ateş püskürten Kimera. Ya da dünyadan uzak yerleri gösteriyor da olabilirler mesela Hades’e koruyuculuk yapan Cerberus veya Yunan gezginlerin uzak diyarlarda gördüğü egzotik vahşi yaşamı da gösteriyor olabilir.

Artemis / Diana

Belki de mitler bilinmeyen olayları bile açıklıyor olabilir, örneğin, Knossos’taki Kral Minos’un sofistike ve çok odalı sarayını ziyaret eden bir Yunan’ın burayı bir labirent olarak düşünebileceğini ve boğa atlama sporunun Minotor’ların kaynağı olabileceğini hayal edebileceğini düşünebiliriz- bu ziyaretçinin Atinalı Theseus tarafından öldürülmesi sizce tesadüf mü? Jason’ın Altın post için yaptığı keşif, Kafkasya’nın zengin altınına ve bu kaynağı yağmalamak için bir Yunan seferine referans olabilir mi? Amazonlar, kadınların Yunan dünyasından daha iyi muamele gördüğü başka bir kültürle karşılaşmayı temsil ediyor olabilir mu? Sirenler ve Charybdis’in efsaneleri, tanıdık toprakların ötesine geçmenin tehlikeleri konusunda uyarıyor olabilir mi?

Bu tür sorular cevapsız kalabilir, ancak M.S 19.yüzyılda Truva’nın keşfinden başlayarak, arkeolojik kalıntılar, Yunan mitlerinin daha önce görülmemiş bir kökene ve amaca sahip olduğunu gösteren sürekli büyüyen bir fiziksel kanıt sunarak sürekli olarak katkıda bulunmuştur.

Kaynakça