Kırgız Manas Destanı ; Kırgız Türklerinin geniş bir kahramanlık destanı olan Manas Destanı Kırgızlarla Kalmuklar arasındaki mücadeleleri anlatır. Manas Destanı’nda kahramanlık konuları geniş bir yer tutar.
Tarihin çeşitli devirlerinde değişik Coğrafyalarda büyük devletler kurmuş olan Türk Milleti, boylar halinde geniş bir coğrafyaya dağılmışlar ve hayatlarını idame ettirmişlerdir. Bu boylardan en önemlilerinden biri de Kırgız Türkleri’ dir. Kırgız Türkleri Isık Gölü çevresinde, Çu, Talas ve Tekes ırmaklarının yukarısında Altay, Pamir, Tiyanşan Dağlarında yaşayan; tarih kaynaklarına göre tarihte ismi ilk geçen Türk Boyudur. Kırgızistan o dönemdeki devlet adını bugüne kadar muhafaza etmiştir.
Çin tarihi kaynaklarında M Ö. ikinci yüzyıl da Hun Türkleri ile ilgili bazı olayların bahsinde Kırgız adı “Gengün” şeklinde zikredilmektedir. Çince’de bu kelimenin “Kırgız” kelimesine karşılık geldiği bilim adamları tarafından ispat edilmiştir. Büyük Hun İmparatorluğu’ na M.Ö. ikinci asırda dahil olan Kırgız Türkleri, Büyük Hun İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra üçüncü asırda “Hakas Devleti” adıyla bilinen büyük bir devlet inşa etmişlerdir.
Bundan sonraki süreçte bölgelerinde yaşadıkları gelişmeleri, devlet olarak lehlerine çevirme yönünde önemli merhaleler kat etmişlerdir.
Dünyanın en uzun destanı özelliğini taşıyan ve dünya edebiyatının şaheserleri arasında yer alan Manas Destanı, Kırgız Türkleri’ nin Milli destanıdır. Bu eser Türklerin ve Kırgız Türkleri’ nin tarihi devirlerdeki kültürlerinin izlerini taşır. Manas Destanı’nın oluşumu konusu henüz tam anlamıyla aydınlığa kavuşturulamamıştır. Bu konuda değişik görüşler beyan edilmiş olup, bin yıllık bir tarihten söz etmektedir.
Dr. Moldobayev “Manas Destanı” nın muhtevasında (içerik) yer bulmuş tarihi olayları aşağıdaki yedi devre ayırmıştır.
- Hunlar ve onların devri (M.Ö. 2. yy. – M.S. 5. yy.)
- Eski Türk ve Kırgız devri (6. – 9. yy.)
- Kara Kıtay ve Karahanidler devri (9. – 12. yy.)
- Mogol devri (13. yy.)
- Altınordu ve diğer hanlıklar devri (14. – 16. yy.)
- Cunar ve Ayrat – Kalınlık devri (15. -18. yy.)
- Son dönemdeki ilaveler (19. – 20. yy.)
Son dönemde yapılan çalışmalara göre, Kırgız tarihinin ilk zamanlarından 18. asrın sonuna kadar yer alan olayların destanda yansıtıldığı görülür.
Türk’ün tarihindeki en eski destan olan Manas Destanı, Türk mitolojisinden ve bozkurt kültüründen derin izler taşımakla birlikte Yaratılış ve Türeyiş, Göç, Ergenekon, Şu, Oğuz Kağan gibi diğer Türk Destanlarından bağımsız, mısra bakımından Finliler ‘in Kalevala, Almanlar ‘ın Nibelungen, Hintliler ‘in Ramayana, eski Yunanlılar ‘ın İliada ve Odesseia gibi destanlarından çok daha geniş hacimli olup dünyanın en büyük destanıdır.
Üç büyük koldan oluşan destanın “Manas” adını taşıyan birinci bölümü bir Kırgız Kahramanı olan Manas’ın doğumu, güç sahibi olarak kendisini kabullendirmesi ve tanıtması, Kırgızlar arasındaki savaşlarda şöhret kazanması, Kalmuklar ‘a karşı elde ettiği başarılar, Kırgızlar ‘ı bir bayrak altında toplaması ve İlini düşman istilasından kurtarması gibi olaylardan meydana gelmektedir.
Bu bölümde verilen bilgilere göre Kara Han’ın oğlu Yakup (Rakıp) Han ile Haydar Han ‘ın kızı olan Kansı Çayrıçı ‘nın çocukları olmaz. Yakup Han bir çocuk vermesi için Tanrıya yalvarır ve bunun üzerine bir oğlu olur. Çocuğa “Dört” ulu Peygamber tarafından “Manas” adı verilir. Manas ‘ın anlamı zeki ve akıllı anlamına gelmektedir. Beşikteyken konuşmaya başlayan Manas ‘ı Hızır korur. Manas çabuk büyür ve yiğit bir delikanlı olur; Koşar’da bulunan Çinliler’ i haraca bağlayıp doğuya sürer. Manas Kökçököz ve Köz-Kaman tarafından zehirlenerek öldürülür. Manas’ın İlk ölümü Kökçü ile savaşırken aldığı yara sonucundadır.
Manas’ın ölümünden sonra Kırgızlar arasında iktidar mücadelesi yeniden başlar.
Semetey ve Seytek kollarında Kırgızlar arasında kardeş kavgasının derin izleri görünür. Milli mücadeleden çok, şahsi kavgalar, hanlar ve beyler arasındaki iç savaşlar anlatılır.
Semeteyin adını taşıyan yedinci bölümde Manas’ın karısı Kanıkey ve Annesi Çayrıçı oğulları Semetey’ i yanlarına alarak, Buharaya gider ve Manas’ın kayınpederi Temir Han’a sığınırlar. Buhara’da dayısının yanında büyüyen Semetey ancak 14 yaşına geldiğinde kim olduğunu öğrenir. Babası Manas’ın da Vasiyeti üzerine Talas’ a geri döner. Uzun mücadelelerden sonra iktidarı Dedesi Temir Han’ dan ve amcalarının elinden geri alır. Buna rağmen Kırgızlar arasında beylik ve benlik mücadelesi sürer. Bu mücadeleler sonunda akrabalarından biri olan İlyas Han Semetey’ i öldürür ve karısı Ayçörök’ ü kendisine alır.
Seytek Kolu Manas Destanı’nın üçüncü bölümü olup, Seytek’ in hayat hikayesinden ibarettir. Seytek’ te babası Semetey gibi gençlik çağlarına gelince babasının katillerinden intikam alır, iktidarı eline geçirir ve uzun zamandır esir olan Dedesi Manas’ın karısı, Büyükannesi Kanıkey’ i esaretten kurtarır. Bu üç büyük kol dışında Manas Dairesi içinde kabul edilen Er Cöştük ve Colay Han destanları da vardır ki ve bu son iki kol bazı bilim adamlarınca müstakil birer destan olarak kabul edilir. Manas Destanı; üzerinde çalışmalar yapan bilim adamlarına göre, esas itibarıyla; Kırgızlar’ ın Yenisey Irmağı ve Minusinsk Bozkırlarında 840 lı yıllarda Devleti kurdukları dönemden itibaren zenginleşmiş, ancak günümüzde yapılan çalışmalarla destana giren bütün eklemeler ayıklanarak aslına uygun biçimde yeniden düzenlenmiştir.
Manas Destanı’nda hayatları anlatılan eski Kırgızlar bulundukları coğrafyada küçük kabileler halinde yaşamakta olmalarına rağmen, iç ve dış düşmanlarına karşı verdikleri mücadelelerin, derin vatan ve millet sevgisinin şiir dili kullanılarak söylenişi dikkat çeker. Manas Destan’ı eski Türk Milli özellikleri itibarıyla çok renkli, Kırgızca’nın kendine has deyişleriyle yoğrulmuş orijinal bir Destandır. Destan’ da adı geçen Abeke, Abılay, Açık, Ağış, Acıbay, Ak-Erkeç (Kadın), Akılay, Nakılay (Kadın), Ak-Kıyaz, Akpay, Mamet gibi bazı Kahraman alplerin hayatı ve özellikleri, Oğuz Kağan, Dede Korkut, Köroğlu gibi Türk destanlarındakilere benzerlik göstermektedir.
Manas ve beraberindeki yiğitlerin verdikleri mücadelelerde büyüye dayalı masalımsı sahnelere yer verilse de eserde gerçekçi bir üslubun hakim olduğu görülür.
Manas destanından bahseden en eski kaynak Seyfettin Molla’nın 16. yüzyılda yazılmış Mecmuu’t-Tevarih adlı eseridir. Burada Manas tarihi bir kişi ve alp olarak gösterilir. Destan’ı Bilim Dünyasına ilk duyuran Kazak Bilgini Çokan Velihanoğlu’ dur.
Manas Destanı’nın günümüze kadar 13 varyantı derlenmiş ve büyük bir bölümü yayınlanmıştır. Destanla ilgili önemli neşirleri bulunan Kazak Yazar Muhtar Avezov 1930 lı yıllarda başladığı çalışmalara 30 yıl devam etmiştir. Destan üzerinde Özbek, Kırgız, Kazak araştırmacıları yanında Emine Gürsoy Naksaki, Naciye Yıldız ve Tuncer Gülensoy gibi pek çok bilim adamı da bulunmaktadır.
Manas Destanı, büyük Türkolog Wilhelm Radloff (1837-1918) tarafından ilk olarak derlenmiştir. Bu derleme Kırgızistan’ın Tokmak şehri güneyinde Sarı Bağış boyuna mensup bir Manasçıdan 1869 yılında yapılmıştır. Radloff’ un derlediği yedi bölümlük Manas Destanı 11.454 mısradan oluşur.
Emine Gürsoy Naksaki, Radloff tarafından derlenen “Manas Destanı” nı Türkiye Türkçesi’ ne aktarmıştır. Keneş Yusupov’ un nesir olarak yazdığı Manas Metni Prof Dr. Fikret Türkmen ve Alimcan İnayet tarafından Türkiye Türkçesine aktarılmıştır.
Çokan Velihanoğlu yaptığı çalışmalarda Manas Destanını şu şekilde tarif ediyor: “Sarp kayalarda yaşayan Kırgızlar’ da tek bir destan vardır. Bu destan Nogay devrine ait olan “Manas Destanı” dır. Bu destan Kırgızların mitolojisini, masallarını ve her türlü geleneklerini bir kahraman çevresinde toplamış Kırgız Ansiklopedisidir. Kırgız İlyadası gibi bir şeydir. Kırgızların hayat tarzları, gelenekleri, görenekleri, ahlak ve dini telakkileri, coğrafyası, tıp bilgileri, başka uluslarla olan ilişkileri bu destanda ifadesini bulmuştur.” (Çokan Velihanoğlu Eserleri Sah. 71-72)
Daha önce de sözünü ettiğimiz ünlü Türkolog W. Rodloff, Kırgız Cumhuriyetine yaptığı seyahatler esnasında birçok Manasçıdan varyantları dinleyerek yazıp aldığı bölümleri birleştirerek, 11 ciltlik “ Kuzey Türk Boylarının Halk Edebiyatlarından Örnekler” adlı eserinin 5. cildinde yayınladı. Rodloff Almanca tercümesiyle destanı dünyaya tanıtmıştır.