Alavgan Oglu Karaşavay Destanı

Karaçay-Malkar Nart destanlarında anlatıldığına göre Nart Debet’in ondokuz oğlu vardır. En büyük oğlunun adı Alavgan’dır. Nart destanlarında Alavgan’ın mucizevî özelliklere sahip Gemuda adındaki atını yakalayıp ehlileştirmesi destanlarda şöyle anlatılır:

Nart ülkesinin yakınlarında büyük bir göl varmış. Her gün öğleye doğru o gölün içinden doru ve boz renkli iki tay çıkarmış. Gölden çıkıp, etrafı seyredip, gölde yüzüp yorulduklarında tekrar gölün sularında kaybolup giderlermiş. Nartlar kementleriyle tayları yakalamak için çok uğraşmışlar ama başaramamışlar. Alavgan bir gün göl kenarında saklanıp kement atarak boz renkli tayı yakalamış. Hemen ağzına gemini ve dizginlerini takıp evine getirmiş. Kardeşlerinden kalan bir eyeri sırtına yerleştirip, zıplayıp tayın üzerine binmiş. Tay o kadar hızlı koşuyormuş ki, Nart ülkesindeki atların bir ayda aldıkları yolu o bir adımda sıçrayarak alıyormuş. Alavgan tayı ehlileştirmiş ve kendisine alıştırmış. Tayın adını Gemuda koymuş.” (Nartla 1995: 31)

18 kardeşi emegen (dev) kızlarıyla evlenen Alavgan da birkaç kez Nart kızlarıyla evlenmiş. Ancak Nart kızları Alavgan’a dayanamayıp onu bırakıp kaçıyorlarmış. Alavgan emegenler (devler) ülkesinden bir kız bulup evlenmeye karar vermiş. Bir gün sabah erkenden atı Gemuda’ya binip yola çıkmış.

Yolda bir emegen (dev) kadına rastlamış. Emegen kadın ona niçin emegenler ülkesinde dolaştığını sormuş. Alavgan evlenmek için emegen kız aradığını söyleyince, emegen kadın kendisinin güzel bir kızı olduğunu, eğer beğenirse ona vereceğini bildirmiş. Alavgan gidip kızı görmüş ve annesi gibi çirkin emegen kızla evlenip Nart ülkesine dönmüş. Alavgan’ın emegen karısı her ay iki erkek çocuk doğuruyormuş.

Ama doğurduğu çocukları hemen ağzına atıp, yutup yiyormuş. Alavgan’ın süt annesi Satanay Biyçe Alavgan’ın emegen karısının doğurduğu çocukları yediğini anlamış ve onlardan birini kurtarabilmek için bir plan düşünmüş. Bir gün emegen kadına gidip “Eski hanımlarla yeni hanımlar birbirlerine denk değiller. Eski hanımlar evin çatısına çıkıp oradan bacanın içine doğururlardı, şimdikiler ise evde yataklarında doğuruyorlar” demiş.

Akılsız emegen kadın doğuracağı vakit geldiğinde Nartlar tarafından ayıplanmamak için Alavgan’’n evinin çatısına çıkmış. Onu gören Satanay Biyçe hemen bacanın altındaki ocağa bir sepet yerleştirmiş ve içine bir köpek yavrusu koymuş. Emegen kadın doğurur doğurmaz bir erkek çocuk bacadan ocaktaki sepete düşmüş. Satanay Biyçe çocuğu kaptığı gibi alıp dağlara kaçırmış.

Hemen aşağı inip sepete bakan emegen kadın ise bir köpek yavrusu doğurduğunu zannederek onu da yemiş.

Satanay Biyçe emegen kadının doğurduğu Alavgan’ın oğlunu Kafkas dağlarının en yüksek zirvesi Elbruz dağının başına çıkarmış. O zamanlar Elbruz dağının zirvesi şimdiki gibi iki başlı değil, tek başlı imiş. Satanay Biyçe Elbruz dağının tepesinde buz sarkıtlarından emzik yapıp çocuğun ağzına vermiş, buzdan beşiğe yatırıp dönmüş. Bir hafta sonra çocuğu görmeye

gittiğinde çocuk beşikten çıkıp oturuyormuş. Yedirip, içirip, kalın iplerle buz beşiğine sıkıca bağlayıp dönmüş. Bir hafta sonra yine gittiğinde çocuğu iplerini kopartıp, buzların üzerinde oynarken bulmuş. Yedirip, içirip zincirlerle buzdan beşiğine bağlayarak yatırmış ve geri dönmüş.

Onbeş gün sonra gittiğinde Satanay Biyçe çocuğu zincirlerini parçalayıp beşikten çıkarak oynarken bulmuş. Satanay Biyçe çocuğa “gel güreşelim” demiş. Güreşmişler, Satanay Biyçe çocuğu yere devirmiş. “Henüz çok güçlü değilsin” diyerek yedirip içirip, buzdan beşiğine yine zincirlerle bağlayıp geri dönmüş. Bir ay sonra geldiğinde çocuk yine zincirlerini parçalayıp, dışarı çıkıp oynuyormuş.

Yine güreşmişler. Çocuk her tutuşunda Satanay Biyçe’yi yere yıkmış. “Artık arzu ettiğim seviyeye geldin, aşağı inelim” diyerek çocuğu Elbruz dağından indirmiş. Satanay Biyçe Alavgan’ın emegen karısından doğan bu çocuğa “Karaşavay” adını vermiş. Birlikte Alavgan’ın evine doğru giderlerken evden çıkan emegen kadın doğurduğu çocuğu tanımış ve yemek için üzerine saldırmış.

Karaşavay emegen annesini bir vuruşta öldürmüş. Elbruz dağının buzları arasında büyüyüp yetişen oğluna çok sevinen Alavgan “Ben artık yaşlandım, Gemuda’nın da kayışları eskidiler. Ona yeni kayışlar yaptır, artık onu sana veriyorum” demiş. Gemuda Karaşavay’ın atı olmuş.

Karaçay-Malkar Nart destanlarında Karaşavay ile Gemuda birlikte pek çok maceraya atılırlar. Destanlarda Gemuda’nın olağanüstü özellikleri ve mucizevî güçleri de dile getirilir.

Nart destanlarında anlatıldığına göre Gemuda insan gibi Nartların dilinden anlıyormuş, onlar gibi konuşuyormuş. Toynakları demir gibi sert, gözleri balık gözü gibi parlakmış. Kirpikleri yokmuş, tüyleri suda ıslanmıyormuş. Denizlerde, göllerde yüzerken kulaklarıyla nefes alıyormuş.

Elbruz dağının arkasındaki Bashan vadisinden uzanıp, dağın kuzey eteklerindeki Biyçe Sın yaylasının otlarını otluyormuş. Bir söylentiye göre boynuyla kaşıya kaşıya Elbruz dağının tek başlı zirvesinin ortasında bir çentik açarak dağı iki başlı yapmış. Diğer bir söylentiye göre ise Elbruz dağının üzerinden sıçrarken toynağı dağın zirvesine çarparak onu iki zirveli hâle getirmiş.

Gemuda kişnediğinde hamile kısraklar korkularından taylarını düşürüyorlarmış. Kısır kısraklar ise o kişnediğinde hamile kalıyorlarmış. Aygırlar korkularından kuruyorlarmış. Gemuda koştuğunda ayaklarını altındaki taşlardan çakan kıvılcımlar gök yüzünde yıldızları oluşturmuşlar.

Bir burun deliğinden çıkan rüzgâr yazı, diğerinden çıkan rüzgâr kışı getiriyormuş. Nartların düzenledikleri at yarışlarında hep Gemuda birinci oluyormuş. Yarışlarda sesinden önce kendisi geliyormuş. Gemuda sahibi Karaşavay gibi şekil değiştirebiliyor, istediği şekle girebiliyormuş (Nartla 1995: 72).

Karaçay-Malkar Nart destanlarının bir bölümünde Karaşavay ile Gemuda’ya şöyle yer verilir:

Karaçay-Malkar Türkçesi:

Gemuda caz başında,

Totur ayda tuvgandı

Bek süygeni Karaşavay bolgandı

Tuvganınlay, adam tilni bilgendi

Teyri da anı aruv körgendi

Bir canıvar cetalmagandı anı

Kanatlı da ozalmagandı anı

Kurçdan bolgandı

Gemudanı tuyagı

Turçdan bolgandı anı eki cayagı

Ol atlasa, Kazman tavu titiregendi

Köse tavnu dommayların ökürtgendi

Bek süygendi tavdan tavga sekirtirge

Nart elinde har bir cerni bilirge

Ol örlegendi, bek burun

Kazman Tavga Ol çıkgandı bek algın

Mingi Tavga Sadak ogu ötmegendi terisinden

Sırpınla da kesalmagandı belinden

Karaşavay Gemudaga cabışhandı

Cıgılmazça, cerine kablangandı

Ura, bere köz körmezge bardıla Tik kayaga cetib, öşün urdula Tik kayalanı carıb eki etdile:

-Malkar avzu ma bu bolsun!- dedile

Çirik kölnü anı tuyagı açhandı

Soluvu bla turç kayalanı çaçhandı

Dıh Tavunda küçsüngendi, kekirgendi

Alaydan a Tıhtengenge sekirgendi

Tengizlede çabak kibik oynagandı

Culduzlanı bek miyiginde uçhandı

Çegem tarnı anı öşünü cargandı

Kaytıb, sora Bashan tavlaga bargandı

Bir sekirib, Mingi Tavga cetdile

Üsü bla arı-beri ötdüle

Tuyakları Mingi Tavga tiydile

Mingi Tavnu sora ayrı etdile

Karaşavay Gemudaga kuvangandı

Tav kırdıknı igisinden toydurgandı Sılab-sıypab, terlegenin ketergendi

Kesi süygen aşlarından bergendi

Corta-çaba, künbatışha ketdile

Ullu Adılnı tolkunların kördüle

Ekisi da Nart eline kaytdıla

Haparların kart Debetge aytdıla

Nartla barı kuvandıla alaga

Kuvanç keldi Nart elleni barına

Türkiye Türkçesi:

Gemuda bahar başında,

Mart ayında doğmuş

En sevdiği Karaşavay imiş

Doğar doğmaz insan dilini anlamış

Gök Tanrısı da onu beğenmiş

Hiçbir hayvan yetişemezmiş ona Kuşlar bile geçemezmiş onu

Çeliktenmiş Gemuda’nın toynağı

Demirdenmiş onun iki yanağı

O yola çıksa, Kazman dağı titrermiş

Köse dağın bizonlarını böğürtürmüş

Çok severmiş dağdan dağa sıçratmayı

Nart ülkesindeki her bir yeri bilmeyi

O tırmanmış ilk önce Kazman dağına

O çıkmış ilk önce Elbruz dağına

Ok işlemezmiş derisinden

Kılıçlar da kesemezmiş belinden

Karaşavay Gemuda’ya yapışmış

Düşmeyecek gibi, eyerine sarılmış

Vura-kıra gözün ulaşamayacağı yerlere gitmişler

Dik kayaya varıp, göğüsüyle vurmuşlar

Dik kayaları yarıp ikiye ayırmışlar:

-Malkar (Çerek) kanyonu bu olsun! demişler

Çirik gölünü onun toynağı açmış

Nefesi ile demirden kayaları dağıtmış

Dıh Tav dağında iç çekmiş, geğirmiş

Oradan Tıhtengen’e sıçramış

Denizlerde balık gibi oynamış

Yıldızların en yükseğinde uçmuş

Çegem kanyonu geçidini onun göğsü yarmış

Dönüp, sonra Bashan dağlarına gitmiş

Bir sıçrayıp, Elbruz dağına varmışlar

Üzerinden öteye-beriye geçmişler

Toynakları Elbruz dağına değmişler

Elbruz dağını çatal zirveli yapmışlar

Karaşavay Gemuda’ya sevinmiş

Dağ çimeninin iyisiyle doyurmuş

Sevip-okşayıp, terini silmiş

Kendi sevdiği yiyeceklerden vermiş

Koşuşturarak, batıya gitmişler

Büyük İdil ırmağının dalgalarını görmüşler

İkisi de Nart ülkesine dönmüşler

Haberlerini yaşlı Debet’e anlatmışlar

Nartların hepsi sevinmişler onlara

Mutluluk gelmiş Nart köylerinin hepsine