Yunan MitolojisiEfsaneler

Daidalos Efsanesi ve Mitolojisi

Daidalos Efsanesi ve Mitolojisi

Daidalos Efsanesi ve Mitolojisi; Yunan mitolojisinde, zekice icatlar yapan bir mucit ve Girit’teki Minotauros’un labirentinin mimarı olarak bilinir.

Aynı zamanda güneşe çok yakın uçarken taktığı kanatların yanmasıyla Akdeniz’e düşüp boğulan İkaros’un babasıdır. Roma Dönemi’nde Daidalos’a dize dize methiyeler düzülmüş, hatta “usta zanaatkâr” unvanı onun adıyla anılmıştır. Homeros, Herodot, Ovidius ve Virgil gibi önemli yazarların eserlerinde Daidalos ile ilgili mitlere rastlamak mümkündür.

Kökeni

Antik Yunanlar, Daidalos (Daedalus olarak da yazılır) ile Olympos Dağı’nın hünerli tanrısı Hephaistos’u yakından ilişkilendirmişlerdir. İkisinin kökeninin de ustalık becerileriyle bilinen Fenikeli Ugarit tanrısı Kothar’a dayanıyor olması mümkündür. Ayrıca Fenikeliler, Kothar’ın eserlerini takas ederken kullanmış, böylece Yakın Doğu’nun bu ünlü zanaatkârının eserlerini Yunanistan’a, özellikle de Girit’e ulaştırmış olabilir. Zamanla Kothar, Daidalos ile ilişkilendirilerek Daidalos hakkındaki efsanelerin ortaya çıkmasına yol açmış ve daidalos sözcüğü “iyi işlenmiş” ve “özenle hazırlanmış” anlamına gelmiştir.

Zanaatkârdan Kral Minos’a

İlyada’nın 18. bölümünde Homeros, Daidalos’un Girit’teki Knossos şehrinde yaşadığından ve Minos kralının kızı Ariadne için açık havada dans etmesi için bir alan tasarladığından bahseder. Homeros’tan sonraki kaynaklarda, olağanüstü yeteneklerini Girit’teki diğer çalışmalarında da ortaya koyduğundan bahsedilir. Özellikle de Pasiphae’nin (Kral Minos’un eşi) âşık olduğu boğayı etkilemek için içine girebileceği tahtadan bir inek yapması ve bu aşktan doğan yarı insan yarı boğa Minotauros’un yaşadığı labirenti inşa etmesi ile anılacaktır. Aynı kaynaklarda Daidalos’un, Ariadne’nin kahraman Theseus’a, Minotauros’un öldürülebilmesi ve labirentten kaçabilmesi için verdiği zinciri tasarladığı söylenir.

Daidalos ve İkarus’un Girit’e Kaçışı

HOMEROS’TAN SONRAKİ KAYNAKLARDA, OLAĞANÜSTÜ YETENEKLERİNİ GİRİT’TEKİ DİĞER ÇALIŞMALARINDA DA ORTAYA KOYDUĞUNDAN BAHSEDİLİR.

Daidalos muhtemelen Pasiphae’ye yaptığı boğa yüzünden Kral Minos’un gözünden düşmüş ve oğlu İkaros ile birlikte ülkeden kaçmak zorunda kalmıştı. İkili, öfkeli kraldan kolaylıkla kaçabilsin diye Daidalos onlara kanatlar tasarlamıştır. Daidalos oğlunu kanatların en etkili şekilde çalışabilmesi adına şu konularda uyarmıştır: Nem, tüyleri çok ağır ve işlevsiz hâle getirebilir. Bu yüzden ne denize çok yakın olmalı ne de güneş ısısının kanatlara zarar vereceğinden çok yükseğe uçmalıdır.

Ne yazık ki genç İkaros babasının uyarılarını dinlememiş, yüksekten uçarak güneşe yaklaşmış ve ısı, kanatları İkaros’un kollarına yapıştıran balmumunu eritmiştir. Sonuç olarak aşırı hırsın budalalık olduğunu anlatan bu öyküde, İkaros denize düşerek boğulmuştur. Yukarıda anlatılan trajedi, o bölgede bulunan büyük denizin İkarian Denizi olarak adlandırılması ile ölümsüz hâle getirilmiştir.

Daha sonrasında Hercules İkaros’un kıyıya vurmuş bedenini çıkarttığında, yitip giden bu gencin anısına adaya İkaria adını vermiştir. Ada günümüzde hâlâ aynı adı taşımakta ve Samos Adası’nın güney batısında yer almaktadır.

The Palace of Knossos

Sicilya’da Daidalos

Bu sırada Daidalos, Kral Kokalos’un koruması altında olduğu Sicilya’ya güvenli bir şekilde ulaşmıştır. Hercules’e şükranlarını sunmak için Daidalos, kahramanın son derecede gerçekçi bir heykelini yapmıştır. Ne yazık ki bu heykel, bir gece beklenmedik bir son ile karşılaşmıştır. Hercules, bu heykeli gördüğünde gerçek olduğunu düşünmüş, bir düşman olduğunu sanmış ve onu parçalamıştır.

Aynı zamanda Kral Minos, yetenekli mimarının cezasız kalmasına izin vermemiş ve bütün Sicilya’da onu takip etmiştir. Ancak karaya çıktığında Kokalos’un kızları, Minos’u buhar banyosunda canlı canlı haşlamışlardır. Kısa süre sonra Daidalos, Kokalos’a buraya gelerek Eryks Dağı’ndaki Aphrodite Tapınağı için altın bir koç (ya da bal peteği), Akrogas’taki kale (Agrigentum) ve Selinus’taki (Selinunte) buhar banyosu gibi önemli eserlerini üretmesi için iyi bir neden vermiştir.

Daidalos Efsanesi

MÖ 5. yüzyıldan itibaren Atinalılar, Daidalos’un kendilerinden biri olduğunu iddia etmiştir. Daidalos’un doğum yerini Girit olarak ve hayata gözlerini yumduğu yeri Sicilya olarak değiştiren Theseus’un, onu Atina’ya geri getirdiği düşünülmüştür. Sokrates gibi kişilerin Daidalos’un soyundan geldiğini iddia etmek adına bir soy ağacı tasarlanmıştır. Ayrıca zanaatkârın Talos (Bazı kaynaklarda Girit’in bekçisi tunç adam olarak da geçer) adında bir yeğeni vardı. Bu yetenekli genç adamın testere, pusula ve çömlekçi çarkı icat etmesini kıskanarak onu öldürmüştür.

Bu cinayet Daidalos’un neden Girit’e sürüldüğünü açıklamaktadır. Sonraki yüzyıllarda Daidalos, Cumae’de (İtalya) bulunan Apollon Tapınağı’ndaki canlı heykellerden, altınla süslenmiş kapılara kadar sayısız muhteşem icatları ve eserleri ile bilinmiştir. Hatta Yunan sanatının erken dönemlerine ait yürüyormuş gibi görünen heykelleri de Daidalos’un yaptığı söylenmektedir. Bu heykelleri, sabit duran Mısır figürlerinden daha farklı bir şekilde yapmış ve sonraki dönemlerde yapılan Yunan heykellerinde daha gerçekçi pozlar oluşturulmasının önünü açmıştır. Hatta Romalılar, Daidalos’u marangozların koruyucusu ilan etmiştir.

Daedalus & Pasiphae

Sanatta Daidalos

Daidalos ve İkaros, başta çömlek boyamalarında olmak üzere Yunan sanatında görülen bir temadır. Bunun bilinen en eski örneği yaklaşık MÖ 510 yılına dayanmaktadır. Ayrıca ikili, yaklaşık olarak MÖ 470 yılına ait altından yapılma Etrüsk madalyonlarında da görülmektedir. Daidalos’un labirenti, Girit sikkeleri üzerinde bir simge olarak kullanılmış ve Romalı mozaik sanatçılarının kullandığı popüler bir konu hâline gelmiştir. Yunan tiyatrosunda Daidalos, birçok satir ve komedyada canlandırılan bir karakterdi. Döneminin önemli oyun yazarlarından Sophokles ve Aristophanes bazı oyunlarında Daidalos’a yer vermiştir. Romalı yazar Ovidius, Dönüşüm (Metamorphosis) adlı eserinin sekizinci kitabında Daidalos’un maceralarından bahsederek karaktere Roma Dönemi’nde yeni bir soluk getirmiştir.

Sonuç olarak Daidalos, Romalı ressamların gözde konusu olmuştur. Bu, özellikle 1. yüzyıldan kalma Pompeii’de bulunan Vetti Evi’nin duvarlarındaki resimlerde görülebilir. Ayrıca Daidalos’un adı, Arkaik dönem Yunan heykelciliğine Daidalik üslup olarak geçmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklamların gösterimine izin veriniz. Bu siteyi ayakta tutabilmek için gereklidir. Please allow ads to be displayed. This is necessary to keep the site up and running.