Site icon Mitolojiler.com

Roma Mitolojisine Genel Bakış

Sümer Mitolojisinde Tanrıların Destansı Savaşı

Roma Mitolojisine Genel Bakış; Genelde iki ana bölümü olduğu düşünülür. İlk bölüm ki daha sonraları etkin olmuştur ve edebîdir genellikle Yunan mitolojisindeki öğelerin Romalılaştırılmış hâllerinden meydana gelir.

Roma Mitolojisine Genel Bakış; Genelde iki ana bölümü olduğu düşünülür. İlk bölüm ki daha sonraları etkin olmuştur ve edebîdir genellikle Yunan mitolojisindeki öğelerin Romalılaştırılmış hâllerinden meydana gelir.

İkinci bölüm ise daha erken dönemlerde etkin ve daha çok kültik olan Yunan benzeri, diğer yarıdan farklı uygulama ve inançlara sahip daha özerk bir bölümdür.

Önemli Tanrılar

Yunan mitolojisindeki önemli tanrılar ile Roma mitolojisindeki önemli tanrıların özellikleri aynıdır ancak isimleri farklıdır. Roma mitolojisine başka milletlerden geçmiş tanrılar da vardır.

Roma mitolojisindeki önemli tanrılar şunlardır:

Eski Romalılar ilk önce Predeist bir çağ yaşamışlar. Bu çağda Romalılar hiçbir tanrıya tapmamışlar. Buna rağmen iyilik ve kötülük anlayışına sahiplermiş ve büyü ile uğraşırlarmış.

Zamanla inançlarında ölümsüzler Lar’lar ile Penat’lar ortaya çıkmıştır. Her Roma ailesinin bir Lar’ı, birkaç tane de Penat’ı vardı. Bu tanrılar, yalnız o ailenin olur, kendilerine tapınaklarda tapılınamazdı. Bütün şehri koruyan Larlart ile Penatlar bulunurdu.

Artan savaşlar, ulusların kaynaşması ile birlikte Tanrı inancı Roma’ya da gelmiş. Böylece Yunanların Olimpos tanrılarını Romalılar da kabul etmiş, yalnız adlarını değiştirmişler. Jupiter (Zeus), Neptunus (Poseidon), Vesta (Hestia), Iuno (Hera), Mars (Ares), Vulcanus (Hephaistos), Minerva (Athena), Venus (Aphrodite), Mercurius (Hermes), Diana (Artemis) isimleri verdikleri tanrılara inanmışlar. Hades’e Pluton, Dionysos’a Bakkhos demişler, Apollon adını değiştirmemiş olduğu gibi kullanmışlar.

Eski Roma mitolojisi Yunan mitolojisinden belirgin çizgilerle ayrılıyordu. Romalılar çeşitli anlayışları, dürüstlük, doğruluk, cesurluk vb. özellikleri tanrılarla özdeşleştirirlerdi. Roma mitolojisi Yunanların İtalya’ya yerleşmesinden sonra eski Yunan mitolojisinin etkisi altında kalarak bazı değişikliklere uğradı. Önceleri Mars onlar için Bitkilerin Köklerini Besleyen Tanrı, Venüs ise Bahçelerin Tanrıçası’ydı. Sonradan Yunan mitolojisinin etkisi altında kalarak bu tanrılar Savaş ve Aşk Tanrısı adlarını almışlardı.

Roma mitolojisinin en ilginç tarafı ise eski Romalıların olaylara bakış açılarıydı. Roma mitolojisi sadece tanrılar ve doğaüstü canlıların öykülerinden oluşmamaktaydı. Aynı zamanda halkın ve Roma devletinin ideolojisine yerleşmiş olan bir bakış açısıydı. Gerçek Roma şehrinin kuruluşunun ve halkları idaresi altına almasının çok çok önceden tanrılar tarafından belirlenmiş olmasındaydı. Bu mit, Romalıların birçok savaşı kazanması sonucunda da ortaya çıkmıştı. Romalılar eski devirlerden başlayarak önce kendi çevrelerindeki kabileleri daha sonra Avrupa, Asya ve nihayet Afrika’da yaşayan birçok ulusu egemenlikleri altına almışlardı. Eski Romalılar bunu çok doğal olarak karşılamışlardı. Onlara göre Roma tanrılar tarafından seçilmiş bir devletti.

Nasıl Doğdukları

Roma mitolojisi edebiyata yansımış ve ünlü Romalı şair Vergillius “Aeneas” adlı eserini yazmıştı. “Aeneas” eserinde şair Troya kahramanlarından biri olan Aeneas’ın halkı ile birlikte İtalya’ya nasıl yerleştiğini anlatmış. Aeneas, Troyalı prens Ankhises ile tanrıça Aphrodite’nin oğludur. Tanrılar, kral Priamos soyunun sona ermesine Dardanos soyunun ise devam etmesine karar vermiştir. Bu nedenle Aeneas, annesi tanrıça Aphrodite’nin yol göstermesi ile yakınları ve halkıyla İtalya’ya varabilecektir. Uzun ve bol serüvenli bir yolculuktan sonra Aeneas, İtalya’nın Tiber nehri kıyılarına kolonisini kurar.

Burada yörenin kralı Latinus ile dost olur ancak Yunan kolonisinin komutanı Turnus ile dövüşür ve onu yenerek öldürür. Latinus’un kızı Lavinia ile evlenerek Lavinium kentini kurar. Bu kent sonraları Albalonga adını alacaktır. Nihayet kent Roma adını alarak çok ünlenecek ve tarihte önemli roller üstlenecektir. Aeneas soyu, oğlu Iulus ile devam eder ve bu soydan gelen Ilia ünlü ikizler Remus ve Romulus’u (Remo ve Romolo) doğurur.

Yaşam Alanları

Roma mitolojisinde de tanrıların yaşam alanlarının başında Olympos Dağı gelmektedir. Bunun yanında Roma çevresinde ve Tiber nehri kıyılarında tanrıların yaşamlarını sürdürdükleri söylenebilir.

Romulus ve Remus Efsanesi

Aeneas soyundan gelen Rhea Silvia (Ilia) ile Mars’ın iki ikiz çocuğu doğar. Amcaları kral Amulius çocukların ileride kendi tahtına göz koyabileceğini düşünmektedir. Bu nedenle Rhea Silvia’yı öldürür. Bebekleri ise boş bir tekneye bindirerek taşmak üzere olan Tiber nehrine bırakır. Nehrin taşması ile tekne karaya vurur ve parçalanır. Dişi bir kurt bebekleri bulur ve onları sütü ile beslemeye başlar sonra onları Picus adında bir çoban bulur ve evine götürür.

Karısı Canenzo bebekleri sever ve onları kendi çocukları kabul eder. Picus ve Canenzo bebeklere Romulus ile Remus isimlerini verir ve onları büyütürler. Çocuklar büyüyünce babalarından çobanlık yapmayı öğrenir ve çobanlık yapmaya başlarlar.Bir gün kral Amulius’un askerleri ile çobanlar arasında bir tartışma çıkar. Askerler Remus’u yakalayarak gerçek dedeleri olan Numitor’a götürür. Numitor ikizlerin torunları olduğunu anlar ve onlarla iş birliği yaparak Amulius’u devirir. Numitor kral olur.

Remus ve Romulus kaderlerinde yazılı olan şehri kurmaya karar verir fakat şehri kimin kuracağına dair tartışmaya başlarlar sonra da tanrılardan yardım istemeye giderler. Kurdun onları bulduğu kayaya gidip otururlar. Bu kayada Remus’un başının üzerinden altı kuş geçer. Romulus’un başının üzerinden ise on iki kuş geçer. Böylece kurucu belli olur. Roma’yı Romulus kurar.

Kardeşi Remus bunu bir türlü kabullenemez ve aralarındaki sorun gün geçtikce büyür. Sonunda Remulus kardeşi Remus’u öldürür. Remulus Roma nüfusunu arttırmaya karar verir. Komşuları Sabineliler ile bir anlaşma yapar ve Sabine kralı Tatius ile birleşir. İki lider ülkeyi yönetmeye başlar. Tatius öldükten sonra Romulus iki krallığı birlikte yönetir. Romulus’un ölümünden sonra ise ülke 100 senatörden oluşan “patres”ler ile senatörler arasından seçilen ve 12 kişiden oluşan bir konsey tarafından yönetilmeye başlar.

Exit mobile version